27 Ocak 2020 Pazartesi

Transparan Güneş Spreyi

Güneş ışınlarından cildimizi korumayı ihmal etmemeliyiz. Güneşe çıkmadan önce uygulayabileceğiniz Babé Transparan Güneş Spreyi ile tanışın.



Güneş ışınlarından cildimizi korumayı ihmal etmemeliyiz. Güneşe çıkmadan önce uygulayabileceğiniz Babé Transparan Güneş Spreyi ile tanışın.
Güneş koruma faktörlerinin yarattığı beyaz görünümü oluşturmayan şeffaf dokusu ile vücut için konforlu güneş koruması sunan Babé, tüm cilt tipler için uygundur. Islak ve kuru cilde uygulanabilen formülüyle yazın vazgeçilmez koruyucularından biri olacak. Aynı zamanda hafif ve renksiz dokusu ile cilde parlaklık ve ışıldı kazandırıyor. 
Güneşe çıkmadan 20 dakika önce ıslak veya kuru cilde uygulayın ve sık sık tekrarlayın.
 




3ab63ef47fca4c23b604474197a27b5c

Yazarlık, gazetecilik ve ciddi sorunlar üzerine…

Arzu Çevikalp, Atatürk'ün hayatını ve mücadelesini kaleme alan gazeteci-yazar İpek Çalışlar ile söyleşi gerçekleştirdi.



Arzu Çevikalp, Atatürk'ün hayatını ve mücadelesini kaleme alan gazeteci-yazar İpek Çalışlar ile söyleşi gerçekleştirdi.
Hayatını araştırmaya adayan İpek Çalışlar biyografik roman yazma konusunda oldukça başarılı bir isim. Araştırdığı tüm bilgileri sabırlı bir şekilde satırlara aktararak detayların ne derece önemli olduğunu vurguluyor. Derin ve kapsamlı çalışmalarıyla ün yapan Çalışlar bir dönem Hamburg'da cinsel kimlikler üzerine araştırma yaptı, daha sonra da medyada ve siyasette kadınların eşit temsili için uğraş verdi. Genelde özel ve hassas konular üzerine bildiklerini anlatan ve yazan Çalışlar dik, güçlü, titiz ve hayata dört elle sarılan nitelikli bir yazar. Çalışlar'ın şu ana kadar yazdığı kitaplar ise şu şekilde yer alıyor: "Halide Edib", "Latife Hanım", "Iran Bir Erkek Diktatörlüğü" ve "Mustafa Kemal Atatürk: Mücadelesi ve Özel Hayatı" …
 
Biz de tüm bu verilerin ışığında yolculuklara, tanıklıklara ve belgelere dayanan, doğru bilinen yanlışlara atıfta bulunan "Mustafa Kemal Atatürk: Mücadelesi ve Özel Hayatı" isimli roman tadında biyografik çalışması ile güzel bir etki bırakan ve yankı uyandıran yazar-gazeteci İpek Çalışlar ile söyleşi yaptık. Söyleşimizde hem Atatürk'ü konuştuk hem de Türkiye'deki ciddi meselelere parmak bastık. Değerli İpek Hanım'a bu söyleşiyi yapmayı kabul ettiği için teşekkürü borç bilirim. Ufak bir not: Latife Hanım'ın gözden geçirilmiş baskısı geçen hafta YKY'den çıktı.
 
"Dünyada bilgi artık bir dokunuşun ucunda"
 
Var olan eğitim sistemimizde "Ezber mantığına dayanan" bir teknik uygulanıyor, bu sebeple çocukların vizyonları yeteri kadar gelişmiyor. Ayrıca okullarda tam anlamıyla Atatürk'ün ilke ve inkılaplarının öne çıkarılmadığı hususunda ne düşünüyorsunuz ne gibi çalışmalar yapmak gerek?
Millî Eğitim Bakanlığı mı, Eğitim Bakanlığı mı? Bu kurumun adı ne olmalı? Her ülke kendi tarihini ders olarak okutuyor. Kurucu önderinin ilkelerini de öğretiyor. Biz de böyle yapıyoruz. Ancak, eğitimin genel çerçevesinin evrensel olması gerektiğini düşünenlerdenim. Dünyada bilgi artık bir dokunuşun ucunda. Avustralya'da yazılmış bir üniversite tezini okuyabiliyoruz. Kanada'dan Güney Afrika'ya öğrenim gören Türk öğrencilerimiz var. Eğitimin bilgi ağırlıklı olması dönemi sanırım kapanıyor. Herkes bilgiye kolaylıkla ulaşabiliyor. Birbirinden değişik fikirlerle, yorumlarla, bakış açışlarıyla zenginleşmeliyiz. Bunun da başlangıcı elbette eğitim. Özgür düşünceyi geliştiren sistemli bir eğitime geçilmesi bütün dünya öğrencilerinin hayali. Bizim çocuklarımız da böyle bir kulvarda eğitim görmeyi hak ediyorlar. Çabamız bu yönde olmalı.
 
Piyasada birçok Atatürk kitabı var, fakat sizin kitabınız oldukça derin ve detaylı. İnsanın okudukça okuyası geliyor. Söz konusu Atatürk olduğu zaman oldukça ihtimamlı birisiniz, kendi kelimelerinizle Atatürk'ü nasıl tanımlarsınız?
Atatürk'ü birkaç kelime ile anlatamam. Anlatabilecek olsam Latife Hanım ve Atatürk biyografilerini yazmazdım. Ancak şunu söyleyebilirim, Atatürk'ün bilgiye ulaşmakta ısrarlı ve istekli olması, yeniliklere açık olması, muhakeme kabiliyeti, Türkiye'de ve dünyada barış fikrini benimsemesi benim açımdan en önemli yönleri.
 
"Telgrafçılar müthiş hızlı hareket eden gözü pek adamlar"
 
Bir kez bir hocamız halkla ilişkilerin gelişiminin en önemli sebebinin Atatürk ve yolladığı telgraflar olduğunu söylemişti. Hatta Atatürk bir telgrafında şunu söylemiş: "Telgrafın telleriyle savaşı kazandık". Atatürk'ün ağzından çıkan bu cümleyi nasıl yorumluyorsunuz ve halkla ilişkiler hususunda bize neler söylersiniz?
Bugün internet neyse, o gün telgraf oymuş. Haberleşmenin en hızlı yolu. Savaş talimatları, atların arpa ihtiyacından, komutanlara verilen gizli emirlere kadar her şey şifreli telgraflarla aktarılıyor. Telgrafçılar müthiş hızlı hareket eden gözü pek adamlar. Bildiğim kadarıyla kadın telgrafçımız yok. Telgraf olmasa haberleşme nasıl sağlanacak? Haberleşme yani telgraf olmadan Milli Mücadele'nin yürütülebilmesi ve kazanılması olanaksız. Halkla İlişkiler ise biraz daha farklı. Bugün üniversitelerde büyük ilgi gören bu alan Mustafa Kemal için hayati önem taşıyor. 19 Mayıs'ta Anadolu'ya geçtikten sonra kaleme aldığı mektuplar çok etkileyici. Cephe'ye davet etmek istediği kişilere, kanaat önderlerine gönderdiği davet mektuplarını büyük merakla okudum. Bu mektupların önemli bir kısmı Nutuk'ta mevcut. Bir bölümünü ben de kitabıma aldım. Ana akım gazetelerin yöneticileri ile yazışmaları da çok öğretici. İşgale karşı büyük bir mücadeleye girişirken, önde gelen yazar ve gazetecileri haberdar ediyor. Sansüre aldırmadan bu ilişkiyi başlatıyor. Atılan adımların gazeteciler tarafından bilinmesine büyük önem veriyor. Örneğin, Erzurum ve Sivas Kongresi'ne gazeteci Ruşen Eşref'i davet ediyor. Kongre kararlarını gazetelerle paylaşıyor. Gazeteciler ondan görüş istediklerinde hiç nazlanmadan hemen açıklama yapıyor ya da yazılı cevap yolluyor. Basın toplantısı âdeti yok, ama gazetecilerle dostluk kuruyor. Hep yanı başında olan gazeteciler var. Ruşen Eşref, Falih Rıfkı gibi isimlerle hep temas halinde. Milli Mücadele devam ederken Ahmet Emin (Yalman)'e çok uzun bir röportaj veriyor. Bugün bile bu röportaj en çok kullanılan kaynak. Yurt dışından gelen gazetecilere de saatlerce vakit ayırıyor ve sorularını cevaplıyor. Dönemin İngiliz ve Amerikan gazetelerine internetten ulaşmak mümkün. Bu gazeteler Mustafa Kemal ve Millî Mücadele haberlerinden geçilmiyor. 
 
Atatürk kitabınızda bir şey çok dikkatimi çekti. Kitabınızın kapağında mücadelesi ve özel hayatı diye geçiyor. Normalde Atatürk'ün özel hayatı ve mücadelesi hep farklı kitaplarla ortaya konur. Siz tek bir kitap üzerinden anlatıyorsunuz. Sizi zorladı mu bu? Kitabı tamamlamanız ne kadar süre içinde gerçekleşti? Araştırma yaparken sizi şaşırtan ve şok eden şeyler oldu mu?
Doğru bir gözlem. Ben onun özel yaşamını, mücadelesiyle birleştiren bir anlatımı tercih ettim. Neden mi? Anlatılan genelde komutan ve devlet adamı olarak Atatürk. Bir insan yaşadıklarından koparılıp, attığı adımlarla anlatılamaz, anlaşılamaz. Şevket Süreyya, güzelim Tek Adam biyografisinde Atatürk'ün evliliğini en son birkaç sayfasında anlatmış. 1923-1925 dönemini yani en çalkantılı yıllarını Latife Hanım ile geçirmiş Atatürk. Bu evlilik ballandıra ballandıra anlatılmayı hak etmez mi? O günlerin Amerikan basını Latife Hanım haberleri ile dolmuş taşmış. Kitabın tamamlanması yedi yıl sürdü. Uzun bir zaman. Araştırma yaparken beni şaşırtan noktalardan biri çocukluk hikâyesi oldu. Kız kardeşi Makbule Hanım'ın değerli anlatılarının biyografilerde yer almamasını hayretle karşıladım.
 
Liderlik vasfı gelişmiş olan Atatürk'ün duygusal oluşundan bahsedebilir miyiz?
Evet, duygusal bir kişiliği var. Bunu en çok mektuplarda görebiliyoruz. Özellikle yakın dostlarına yazdığı mektuplarda. Mektuplardaki en duygusal ifadelerini kitaba taşıdım. Bir de "Beni Hatırlayınız" sözünü çok kez tekrarladığını fark ettim.
 
"Hitler'in yaktırttığı kitaplardan arta kalanların durduğu bir kütüphanede çalıştım"
 
Bir dönem LGBT, kadın ve İslam konularını araştırdığınızı biliyorum. LGBT konusundaki düşünceleriniz neler? Sizce bununla ilgili ne gibi çalışmalar yapılmalı? İnsanlardaki önyargı nasıl kırılabilir?
Önyargı hepimizde var. Böyle yetişmişiz. Tek tip insan diye bir ezberimiz var. Mümkün mü böyle bir şey? 1990 yılında 'Sokak' adıyla bir dergi çıkartmıştık. İki tuvaletimiz vardı. Birinin kapısına kadın diğerine erkek diye yazmıştık. Uyarı gelince, üçüncü tuvalete yer olmadığı için kapıdaki kadın-erkek sembollerini kaldırmıştık. Sonra öğrendim ki, TBMM'de de kadınlar için kullanılabilir noktadaki ilk tuvaleti İmren Aykut yaptırtmış. Ben Almanya'da iki yıl yaşadım. Hitler'in yaktırttığı kitaplardan arta kalanların durduğu bir kütüphanede çalıştım. Meğer Hitler, Berlin'de önce eşcinsellik üzerine araştırmaların yürütüldüğü merkezin kitaplarını yaktırtmış. Yanık sayfalı kitapları okumaya çabalarken çok utandım. Bu karşılaşma bana bir yıllık bir çalışma alanı açtı. LGBT sorunu tarihte nasıl yaşanmış okudum durdum. Bu çalışma ne oldu derseniz, bir bölümünü Boyut gurubunun Eros Cinsel Yaşam Ansiklopedisi'ne madde olarak yazdım. Cinsiyet ayrımcılığı ayıp bir şey.
 
Atatürk'ten öğrenmemiz gereken en iyi ders nedir? Türkiye toprakları dışında düşünecek olduğumuzda diğer ülkelerin Atatürk'e bakış açısı nasıl, onu sizce nasıl tanıyorlar?
Dünya ülkeleri Atatürk'e çok olumlu bakıyor. Buna değer verelim. Bizler de dünyanın ve Türkiye'nin değişen koşullarına cevap veren yönlerine, öğretilerine sahip çıkalım. Atatürk bugün aramızda yaşasa, bir dogma olmak istemezdi.
 
Kitabı yazmadan önceki Atatürk algınızla, yazdıktan sonraki algınız arasında değişiklikler oldu mu?
Tabii. Onu hep kurucu lider olarak düşünürdüm. Etten kemikten bir insan olduğunu Latife Hanım'ı yazarken çok iyi anladım. Atatürk kitabını da bu nedenle yazdım.
 
Şu ara medyada Atatürk hakkında bazı usulsüz ve asılsız haberler çıkıyor. Sizce Atatürk'ün kurcalanmayacağı ve gündem olmayacağı zamanlar gelecek mi?
Bir süre daha bu böyle devam eder diye düşünüyorum.
 
"Kadın sözüne, yorumuna değer verdim"
 
Medyada ve siyasette kadınların eşit temsili için uğraş verdiğiniz bilgisine vakıfım, bu yönde yaptığınız çalışmalar olumlu sonuçlandı mı? Ne derece duyarlı olundu?
Evet, bir dönem kadınların eşit temsili konusuyla çok ilgilendim. Latife Hanım'ın siyasi hak mücadelesini vurgulamaya gayret ettim. Aynı şekilde Mustafa Kemal Atatürk'ün de kadınları görünür kılmak için gösterdiği çabadan çok etkilendim. Evli olduğu yıllarda her gittiği şehre Latife Hanım ile birlikte gidiyor. Bütün fotoğraflarda Latife Hanım eşinin yanında. Latife Hanım'ın 1923 yılında parlamenter olma talebi, benim açımdan çok kıymetliydi. Kitabımda bu konuya bir bölüm ayırmıştım. Kadınların TBMM'de daha çok sayıda temsil edilmesi mücadelesine katkıda bulunmaya çalıştım. Son 15 yıl içinde meclisteki kadın temsili yüzde 4'lerden 15'lere kadar yükseldi. Tabii ki çok yetersiz ama yine de çabalar bir sonuç veriyor. Medyada çalıştığım yıllarda kadınların haber kaynağı ve kanaat önderi olarak öne çıkmaları için özen gösterdim. Kadın sözüne, yorumuna değer verdim. Atatürk kitabımı yazarken kadınları kaynak olarak kullandım.
 
"Kadınların siyasi haklarını elde etmeleri ise 1934 yılında gerçekleşiyor"
 
Türk kadınının modern bir topluma geçişi Atatürk'ün İnkılâpları ile mümkün olmuştur. Seçme ve seçilme hakkına, eşit vatandaş olma niteliğine yasal olarak kavuşmuştur. Atatürk'ün bu eşitlikçi yasasının doğru bir şekilde işlemesinin altında yatan ana neden sizce nedir?
Atatürk babası küçük yaşta öldüğü için annesi, anneannesi ve kız kardeşleri ile büyümüş. Kadınların dezavantajlı konumunu görmüş, hissetmiş. Bu duruma sık sık isyan etmiş. Hak mücadelesi veren kadınları hemen fark etmiş ve onları anlamış. Genç yaşında tuttuğu defterleri okuduğumuzda, kadınların eşitsiz konusundan memnun olmadığını açıkça görebiliyoruz. Eline yetki geçtiğinde kadın meselesini sahipleniyor, 1926 tarihli Medeni Kanun bu konuda atılmış ilk adım. Kadınların Siyasi haklarını elde etmeleri ise 1934 yılında gerçekleşiyor.
 
"Türkiye'de güçlü bir kadın hareketi var"
 
Kadın-erkek eşitsizliği ve ataerkili anlayış Türkiye'ye hâkim durumda… İşte bu yüzden Türkiye'de kadın olmak oldukça zor ve her geçen gün daha zorlaşıyor. Şiddet vakaları, cinsel istismar (taciz ve tecavüz) sorununa dur diyemiyoruz ve sessiz kalıyoruz çoğunlukla, bu sizce ne zaman son bulacak ya da bulacak mı? Kadın yazar olarak fikirlerinizi duymak isteriz…
Türkiye'de güçlü bir kadın hareketi var. Ancak, son birkaç yıldır 8 Mart'larda İstiklal Caddesi'nde yapılan kadın yürüyüşler polis tarafından gazla, tomalarla dağıtılıyor. İstanbul'da kadınlar dertlerini anlatmak için yürüyorlarsa, bundan gurur duyulması gerekir. İstanbul'da 11 Mayıs 2011'de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi. Kadın ve çocuğa yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve faillerin cezalandırılmasını öngören sözleşme bugün, "yuva yıkıyor" iddiasıyla topa tutuluyor. İstanbul'a çok yakışan sözleşmeyi gözümüz gibi korumalıyız.
 
Siz hem gazeteci hem de yazar olarak gazeteciliğin etkisini kaybetmesini nasıl yorumluyorsunuz? Bizi neler bekliyor?
Gazeteciliğin bugünkü durumuna üzülüyorum. Su akar yolunu bulur derler. Haber de akar ve yolunu bulur sonunda.
 
Dijital dönüşüm yaşayıp teknolojinin varlığını her alanda göstermesi sizi rahatsız ediyor mu?
Dünyanın geldiği nokta ilginç. Ben durumdan yararlanmaya çalışanlardanım. Araştırma yapanlar için müthiş imkânlar çıktı ortaya.
 
Yeni bir kitap hazırlığınız var mı?  Başka projeleriniz varsa onlardan da haberdar olmak isteriz.
Yeni çalışmalar sır gibi saklanır. Ben de şimdilik öyle yapıyorum. Ön çalışma dönemi böyle geçmeli. Yoksa seçtiğin konudan şüpheye düşer ve yarım bırakırsın.
 
arzu.kultursanat@gmail.com



e287002e06614e328a2ca8114fa6d0f6

23 Ocak 2020 Perşembe

Öksürük nasıl geçer?

Gıcık haline gelen öksürüğü geçirmek için evde yapabileceğiniz doğal karışım tarifleri...



Gıcık haline gelen öksürüğü geçirmek için evde yapabileceğiniz doğal karışım tarifleri...
Öksürüğe karşı karabiber çayı
Karabiber, dolaşımı ve balgam akışını hareketlendirir. Bal, katıldığında ise öksürüğü tamamen yatıştırır. Bu karışım doğal bir antibiyotik niteliği taşır.
 
Öksürüğe karşı karabiber çayının hazırlanışı
Bir çay kaşığı taze çekilmiş karabiber, 2 yemek kaşığı bal ile bir fincanda karıştırılır. Üzerine kaynar su dökülür. 15 dakika kadar demlendikten sonra süzülür ve içmeye hazır hale gelir. Balgamlı halde gelen öksürüğü geçirmek için karabiber çayını deneyebilirsiniz.
 

 
Öksürüğe karşı kekik - bal

Üst solunum yolları enfeksiyonlarına, bronşit gibi hastalıklara çok iyi gelir. Bu hastalıklar öksürük yapan hastalıklar olduğu için bu öksürüğü geçirmek için kekik kullanılır. Kekik yaprağı, ispatlanmış bir öksürük ilacıdır. İçine bal katılmış kekik çayı daha faydalı olacaktır.
 

 
Öksürüğe karşı limon - karabiber - tuz
Bir limonu dörde bölün. Böldüğünüz parçalardan birinin üzerine karabiber ve tuz atın. İyileşmenin hızlanması için limonu yiyin. C vitamini ile bağışıklığınız güçlenirken, nefes alışınız da rahatlar. Öksürük için ideal bir yiyecektir.
 

 
Öksürüğe karşı ılık süt - bal

Bal katarak içeceğiniz ılık süt, öksürüğünüzü alır ve boğazınızı tamamen rahatlatır. Boğazınızdaki gıcığı ve öksürüğün gelmesini engeller.
 

  
Öksürüğe karşı badem - portakal suyu

Bademleri rondo yardımıyla parçalayın. Birkaç çay kaşığı parçalanmış bademi, bir fincan portakal suyu ile karıştırın. Öksürüğünüze çok iyi gelecek bir karışımdır.

 
Not: Öksürme sebebiniz; astım, allerji gibi hastalıklar da olabilir. Her ihtimale karşı, uzman bir doktora başvurunuz.
   

 
Öksürük evde nasıl geçer
 
Bir türlü geçmeyen öksürüğünüz için evde yapabileceğiniz başka yöntemler de var. Bu yöntemler: 
Ananas suyu ve bal
Bal
Ceviz ve badem
Bal ve ılık su
Okaliptüs
Soğan lapası
Elma sirkeli yastıklar
Limon ve ballı çay
Soğan şurubu

  
Öksürüğü azaltmanın bir başka basit yolu da bol su içmekten, bitki çayına bal karıştırmaktan, bol C Vitamini almaktan, odanızın nem düzenini ayarlamaktan geçiyor. Bitti mi tabii ki hayır. 
 
 

 
Öksürük için ne yapılır?
 
Öksürük özellikle soğuk mevsimlerde yetişkin ve çocuk bir çok insanı etkiliyor... Bazı kolay önlemlerle öksürüğü azaltmak mümkün...  
 
Öksürüğe karşı bol su için
Üst solunum yolu enfeksiyonları burun akıntısı, boğazı tahrişine dolayısıyla öksürüğe neden olabiliyor. Su, bu akıntıyı incelterek boğazın tahrişini hafifletebiliyor. Bol su içmek boğazın daha nemli kalmasına yardımcı oluyor bu da öksürüğü hafifletiyor. Günde en az 2 litre su için. Su içerken diğer önemli nokta bardağı kafaya dikmeden, yudum yudum içmek. Ayakta içilen su midenize değil doğrudan böbreklere gidiyor ve 15-20 dakika sonra vücuttan idrarla atılıyor.
 
Öksürüğe karşı bitki çayı ve bal

 Ihlamur, kuşburnu, adaçayı, zencefil, nane limon gibi çaylar yine öksürüğün hafiflemesine fayda sağlayabilir.  Bunların yanında tüketeceğiniz bal; vücuda giren mikroplarla savaşma gücünü arttırıyor, hücrelerin yaşlanmasını geciktiriyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Ayrıca boğaz kuruluğunu alarak boğazı yumuşatıyor ve öksürüğün süresinin azalmasında da etki ediyor.
 
Öksürüğe karşı C vitamini
Greyfurt, mandalina, portakal ve limon gibi turunçgillerin yanı sıra kara lahana, ahududu, ıspanak, taze fasulye, bezelye ve soğan gibi C vitamininden zengin sebze ve meyve tüketmek enfeksiyona bağlı gelişen öksürüğü hafifletiyor. Hastalığın vücuttan atılma sürecini hızlandırıyor. 
 
Odanızın nem düzeyini ayarlayın
Evdeki kuru hava solunum yollarını kurutuyor ve bu da öksürüğü arttırıyor. Evdeki nem düzeyinin yüzde 30-50 arasında olmasına dikkat edin. Akşamları yatarken hava soğuk da olsa mutlaka sirkülasyonu sağlaması açısından bir pencerenizi aralık bırakın. Ayrıca eviniziher gün havalandırmayı da ihmal etmeyin.
 
Sıcak duş

Sıcak banyodaki buhar ayrıca alerji ve astımdan kaynaklanan öksürüğe iyi gelir. Ayrıca burundaki salgıları düzenler.
 
Çamaşır suyu kullanmayın

Çamaşır suyu gibi ev temizlik ürünlerinin kokuları boğazı tahriş ederek, öksürüğe neden olabiliyor. Özellikle de alerjik bünyelerde ödem, bronkospazm geliştirme riskini arttırıyor... Titizlik yi ama fazlası zararlı... 
 
Geç saatte yemek yemeyin
Çay, kahve, gazlı içecekler ve çikolata gibi besin ve içeceklerden mümkün olduğunca kaçınarak reflüye bağlı boğaz tahrişini en aza indirebilirsiniz. Aynı zamanda geç saatte yemek yemekten de kaçınmalı ve yastığınızın başını yükseltmelisiniz
 
Nevresimlerinizi 60 derecede yıkayın
Ev tozu akarları ile küf, kedi ve köpeğin tüyleri alerjik bünyelerde öksürüğe yol açabiliyor. Bu alerjik etkenlere karşı önlem alın. Yün atlet, yorgan, yastık ile halı kullanmayın. Halı yerine yıkanabilen kilim kullanın. Nevresim ve yastık kılıfınızı en az 60 derece ve üzerinde ısıda yıkayın.
 

 
Gıcıklı öksürük nasıl geçer?
Gıcıklı öksürükten kurtulmak, hazırladığınız öksürük çaylarının faydasını görebilmek için kaçınmanız gereken durumlar var. «Gıcıklı öksürük» tabiri, sık öksürmekten boğazın yanmaya başladığı ve kaşıntıya benzer hissin geçmediği öksürük tipin anlatır. Bu durumu çabuk atlatabilmek için evde hazırlayacağınız doğal kürleri uygulayabilirsiniz. Bununla birlikte kürlerin faydasını görebilmek için kaçınmanız gereken durumlar da var.

Soğuk içecek ve yiyeceklerden uzak durun
İçme suyunuzu ılık için. Soğuk meşrubatlardan uzak durun. Soğuk yiyecek yemeyin. Örneğin buzdolabından çıkardığınız domatesi dilimleyip tavada hafif ısıtın, yoğurt gibi besinleri önceden ılıtıp yemeye özen gösterin.
 
Sıcak çorba için ama kaynar değil!
Çok sıcak yiyecek ve içecekler, boğazınızın tahriş olmasına ve kurtulmak istediğiniz yanma hissinin artmasına sebep olur. Karabiberli tavuk suyu çorbası soğuk algınlığına ve öksürüğe iyi gelir, onun dışında içeceğiniz bütün çorbalara bir miktar karabiber eklemeyi ihmal etmeyin. Karabiber öksürüğü kesen etkili bir baharattır. Sıcak çorbanızı içtikten sonra boğazınızdaki o yumuşama hissini korumak için hemen su içmeyin. Bir süre sonra ılık su içebilirsiniz.
 
Yatmadan önce bitki çayı için
Hazırladığınız bitkisel öksürük çayının yanında bir şey yemeyin, çayınızı bitirdikten sonra da yarım saat kadar bir şey yemeyin. Çay içerken temizlenen boğazınızın biraz dinlenmesine izin verin. Yatmadan önce zencefilli ballı öksürük çayı içmeyi tercih edin.
 
Boğazınızı sıcak tutun
Dışarı çıkarken mutlaka bir atkı ile boğazınızı sarın. Evde veya işyerindeyseniz üşütmeyen bir kumaştan fular kullanabilirsiniz.
 

 



77873e74f73a42c99091bfb73eb1c1dd

Pürüzsüz bir cilt için 7 doğal yöntem

Evdeki malzemelerle kolayca uygulayabileceğiniz 7 cilt bakımı tarifi...

Zerdeçal: Antibakteriyel özelliği ile zerdeçal aknelerinizi temizlemede birebirdir. 1 yemek kaşığı zerdeçalın içine çok az su koyup macun kıvamına getirin ve yüzünüze maske gibi uygulayın.

 

 


Bal: Bal maskesi için yalnızca bal ve ellerinize ihtiyacınız var. Bir miktar balı yüzünüze sürüp yarım saat beklettikten sonra ılık suyla durulayın. Haftada 2 kez yüz maskesi olarak kullanın. Yüzünüzün daha önce olmadığı kadar pürüzsüz olduğunu göreceksiniz.


Domates: Domates içeriğinde bulundurduğu asitlerle cildinizi temizler ve sıkılaştırır. Domates suyunu yüzünüze sürüp gece boyu cildinizde bekletebilirsiniz.

 

 


Elma sirkesi: Bir şişenin dörtte birine sirke dörtte üçüne su ekleyin ve günlük tonik olarak uygulayın.

 

 


Karbonat: 1 çay kaşığı karbonatı 1 yemek kaşığı yoğurt ile karıştırıp yüzünüze sürün. Kuruduktan sonra ise peeling yaparak cildinizden arındırın ve ılık su ile durulayın. Siyah noktalarınızdan kurtulmak için birebir.

 

 


Limon Suyu: Yine çok sık olmamakla birlikte limon suyunu bir pamuk yardımıyla cildinize sürün. Limonun içinde bulunan sitrik asit hem renk düzensizliklerini eşitleyecek hem de aknelerinizden kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Aynı zamanda cildinizin pH dengesini de düzenleyecektir.


Salatalık: Salatalığı yüzünüze nazikçe sürün ve yarım saat bekleyin. Cildinizi ferahlatır ve aknelerinizle savaşır.

 

 

Haber: Feraye Aydın

 

 


9c22ba7d8d2741e4aab57a94a69ada06

19 Ocak 2020 Pazar

Karnaval kraliçesi! Rihanna

Barbadoslu şarkıcı Rihanna ülkesindeki tatiline devam ediyor.



Barbadoslu şarkıcı Rihanna ülkesindeki tatiline devam ediyor.
Diamonds dünya turnesi kapsamında verdiği konserler nedeniyle yoğun bir dönemi geride bırakan ve 2 ay konserlerine ara veren Barbadoslu şarkıcı Rihanna ülkesindeki tatiline devam ediyor.
 
Karnaval kapsamında sokak partilerinden birine katılan 25 yaşındaki şarkıcının eğlencesi tüm hızıyla sürüyor. Rihanna, Kadooment adlı karnavalda, karnaval kraliçelerini aratmayan kostümüyle sokak partisinin coşkusunu yaşadı.



7398eec059324231a478651aa1a20020

Çocuk sahibi olmamak için 75 sebep?

Bu özelliklerinizi değiştiremiyorsanız çocuk sahibi olmayın...

1. Çocukları sevmiyorsanız 2. Uyumayı seviyorsanız 3. Seksi seviyorsanız 4. Para sahibi olmayı seviyorsanız 5. Özgürlüğünüzü seviyorsanız 6. Küfretmeyi seviyorsanız 7. Yemeğinizi oturarak, keyifle yemeyi seviyorsanız


8. Kişisel alanınızı seviyorsanız 9. Film izlemeyi seviyor ve keyfinizin bölünmesinden hoşlanmıyorsanız 10. Dizi izlemeyi seviyorsanız 11. Kusmuk görüntüsü ya da kokusunu sevmiyorsanız 12. Kaka görüntüsü ya da kokusu sevmiyorsanız 13. Başka bir insanın üzerine işeme fikrine uzaksanız 14. Ninni sevmiyorsanız


15. Partnerinizle dışarı çıkmayı seviyorsanız 16. Sevdiğiniz insanla aranızdaki ilişkinin tam da olduğu gibi kalmasını istiyorsanız 17. Her gün duş almayı seviyorsanız 18. Hafta sonu kaçamaklarına bayılıyorsanız 19. Tuvaletteyken kapının kapalı olmasını tercih ediyorsanız 20. Dışarı çıkacağınız zaman rahat rahat hazırlanmayı seviyorsanız 21. 'Hayır' demeyi sevmiyorsanız


22. 'Hayır'ı cevap olarak kabul etmiyorsanız 23. Sabırsızsanız 24. Derli toplu ve temiz bir insansanız 25. Spontane randevulardan hoşlanıyorsanız 26. Çok hızlı olduğunuz söylenemezse 27. Kahvenizi sıcakken içmeyi seviyorsanız 28. Cümleleriniz bölünmeden konuşmayı seviyorsanız


29. Akıllı telefonunuz ile vakit geçirmeyi seviyorsanız 30. Akıllı telefonunuzun yapış yapış olmasına katlanamıyorsanız 31. Üstüne üstlük internet düşkünlüğünüz varsa 32. Gün içinde arkadaşlarınız ve aileniz ile telefonda konuşmayı seviyorsanız 33. Balık kraker ya da kinder sürpriz yumurta sevmiyorsanız 34. Legoların üzerine basmaya tahammül edemeyecekseniz 35. Bazı vücut parçalarının işlevselliğine inanıyorsanız


36. Diğer vücut parçaları ile bir bütün olduklarını düşünüyorsanız 37. Vücudunuzda çatlaklardan hoşlanmıyorsanız 38. Ruhsal ve fiziksel acıya karşı hassassanız 39. Şımarıklığa katlanamıyorsanız 40. Çocuğu olmayan arkadaşlarınızla takılmayı seviyorsanız 41. Aile arabalarının büyük hayranı değilseniz 42. Ayakkabı koleksiyonunuzu seviyorsanız


43. Arabadayken müzik sizin kontrolünüzde olsun seviyorsanız 44. Size tavsiye verilmesini sevmiyorsanız 45. İşinizi seviyorsanız 46. Ev eşyalarınızı seviyorsanız 47. Akşam yemekleri için özen göstermeyi seviyorsanız 48. Kırışıklıkları teniniz kadar kıyafetlerinizde de sevmiyorsanız 49.  'Ben' yerine 'biz' demekte zorlanıyorsanız


50. Komşularınızı seviyorsanız 51. Yetişkin sohbetlerine katılmak hoşunuza gidiyorsa 52. Spor yapmayı ve sağlıklı beslenmeyi seviyorsanız 53. Hafif çantalarla yolculuğa çıkıyorsanız 54. Yolculuk yapmayı seviyorsanız 55. Ev hayvanlarınız sizin için değerliyse 56. Sizi kendinizden başka kimsenin temsil edemeyeceğini düşünüyorsanız


57. Yılbaşı partilerini seviyorsanız 58. Hobileriniz, ilgi alanlarınız varsa 59. Mevcut kilonuzu muhafaza etmek istiyorsanız 60. Her gün aynı kitapları okumaktan hoşlanmazsanız 61. Zihinsel, psikolojik, fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlığınız sizin için önemliyse 62. Kesinlik veya öngörülebilirlik seviyorsanız


63. Sahibi olduğunuz her şeyi paylaşmaktan hoşlanmıyorsanız 64. Kendinizi yorgun hissettiğinizde ayaklarınızı uzatmayı ya da kısacık bir uyku molası vermeyi seviyorsanız 65. Haftada bir kez çamaşır yıkamanın yeterli olduğunu düşünüyorsanız 66. Çorap eşlemek favori aktiviteleriniz arasında değilse 67. Aşırı duygular sizi korkutuyorsa 68. Güncel olaylarla ilgili bilgi sahibi olmaktan hoşlanıyorsanız 69. Mezun olduğunuz gün bir daha okula adım atmayacağınıza yemin ettiyseniz


70. Yaz mevsimi sizin için bira, patates ve sahil demekse 71. Başka birinin eğitimi için para harcama fikri size saçma geliyorsa 72. Elmo'nun sesinin rahatsız edici olduğunu düşünüyorsanız 73. 'Bebek' sözcüğünü sevgiliniz için kullanmak hoşunuza gidiyorsa 74. Yalnız kalmayı seviyorsanız 75. Çizgi filmleri sevmiyorsanız


43c9d42d98f044e2ae93fa6fb1a5e23b

15 Ocak 2020 Çarşamba

Deniz ayakkabıları

Denize girerken büyük rahatlık sağlayan özel tasarım deniz ayakkabıları...





















2d6aefcdac584d7695d05bd088216357

İkizlere dair bunları biliyor musunuz?

İkiz bebekler hakkında bilmedikleriniz...

Tek yumurta ikizlerinin parmak izleri farklıdır.  


100 ikizden 22'si solaktır.  


Dünyada tek yumurta ikizi doğum oranı en yüksek olan ülke Nijerya. ABD'de Massachusetts'te ise her yüz doğumun beşinde ikiz bebek dünyaya geliyor.  


İkiz kadınların ikiz doğurma ihtimali, diğer kadınlara göre daha yüksektir.  


400'de 1 ihtimal, ikizler farklı babaların çocukları olabilir.  


İkiz hamilelik süresi ortalama 36 hafta 3 gündür.  


Hamileliğin 14. haftasından itibaren ikizler birbirine dokunmaya başlar.  


İkizlerin yaklaşık yüzde 70'i prematüre ve ortalama yüzde 40'ı sezaryen ile dünyaya geliyor.

 

 


İstatistiklere göre son 35 yılda dünyada ikiz doğumların arttı.  


Gelecek kırk yıl içinde dünya genelinde ikiz doğumların artacağı tahmin ediliyor. Bunun sebebi, hamile kalma yaşının ve tüp bebek yöntemiyle hamile kalma oranının artması.  


İkizler, ana dillerini öğrenene kadar, yalnız kendilerinin anladığı bir dil geliştirirler ve ana dillerini öğrendikten sonra bu ortak dili unuturlar.


Dünya genelinde gebeliklerin 100'de biri ikiz gebeliktir. İkizlerin üçte biri ise tek yumurta ikizidir.   


Tek yumurta ikizlerini ayırmak neredeyse imkansızdır, çünkü genetik yapıları aynıdır.


Tek yumurta ikizleri annenin yumurtası ve babanın sperminin buluşması ile oluşurken, çift yumurta ikizleri annenin iki yumurtası ile babanın iki sperminin birleşmesiyle oluşur.  


Genetik yapıları farklı olduğu için, çift yumurta ikizlerinin yarısının cinsiyeti farklıdır ve birbirilerine hiç benzemeyebilirler.   


37ae5fc9b5434c6f8feea43d3c26f46e