25 Nisan 2020 Cumartesi

Tatilde aldığınız kiloları geri verin!

Diyetisyen Güneş Aksüs'ten yaz tatilinde hızla alınan kiloları hızlı vermek için ipuçları.



Diyetisyen Güneş Aksüs'ten yaz tatilinde hızla alınan kiloları hızlı vermek için ipuçları.
Yılın bu zamanlarını çok seviyorum. Çünkü yazımı şu anda Kuşadası'nda çok sıcak bir geceden yazıyorum. Gecenin sıcak olması değil tabii, burada olmak beni mutlu ediyor. Yaza sizi hazırlarken, sıcakta şunlara dikkat edin, tatilde bunlara dikkat edin derken başıma gelenleri paylaşmak daha da anlamlı geliyor. "Hocanın dediğini yap yaptığını yapma" derler. Bize de uygun çoğu zaman ama bunu hayat felsefesi yaptığım için tatilde yapılacaklar listesini tamamlayarak ilerliyorum. Otlu gözlemeleri afiyetle yediğimi görenler "E nasıl oluyor bu iş? Sen de mi yiyorsun?" diye şaşırmaya ben de "Oh mis gibi" diye diye yemeye devam ediyorum. Hemen oradan bir açıklama geliyor. E ama onlar yılda bir kez yiyorlar. Bu kısmı uzun uzun anlatmak isterim ama yeni diyete başlayanları ve bayram sonrası toparlamaya çalışanları düşünerek çok uzatmıyorum. Özet olarak, istediğini ye! Az ye! Çok yürü! Peki bu kadar basit mi? Hem basit hem de değil. Neden basit olduğunu ve olmadığını da sizinle paylaştığım yazılarda bulabilirsiniz. Bayram da geçmişken nasıl hızlıca toparlarız bir yol çizelim kendimize. Tatilden dönenler için "Haydi!" diyelim. Tabii bu tatilde aldığınız 1-2 kg için, 1 haftada 5 kg alan var ise acil diyetisyenini arasın derim.
 
Önce su
Tatilde ilk o gidiyor! Hele bir de dışarıda gezerek geçirdiğiniz seyahatte iseniz sokakta tuvalet derdi ile uğraşmamak için su neredeyse hiç içilmiyor. Şimdi ev iş düzenine döndüyseniz hemen 2 lt suyu masanıza koyun. 5 gün aralıksız 2 lt bitirin ve hatta geçin. 2.5 günde zaten daha da kolay içecek ve kilo vermeye başladığınızı göreceksiniz.
 
Yeşil çay
İlle de sıcak içmek zorunda değiliz ya. Hemen sıcak suyu hazırlayın. İçine yeşil çayı demleyin ve soğumasını bekleyin. İçine toz tarçın ekleyin ve limon sıkın. Sonra buz ekleyin; bu buzlu yeşil çayı da günde 2 kez için. Amacımız hem kilo vermek hem sağlıklı olmak hem de tatilde yediğimiz bol yağlı bol tuzlu yemeklerden ve hatta içkilerden sonra gelen ödemi atmak. O zaman yeşil çaysız olmaz.
 
İyi uyku
Tatilde çoluk çocuk gece yarısı yatıp öğlene doğru kalktıysanız düzen iyice şaştı demektir. En iyisi bizim için çok değerli olan uyku ile anlaşmak. Sabah erken kalkıp biraz yürüyüş yapın ve gece de aynı saatlerde ve mümkünse 23.00 gibi uyuyun. Çok geç saate kalmayın. Bazı kişiler akşam spor sonrası bazı kişiler de 1 bardak ılık süt sonrasında rahat uyuduklarını söylerler. Sizi rahat uykuya geçiren ne var ise düşünün ve ortamı hazırlayın.
 
Semizotu salatası
Nasıl olsa ne istiyorsanız yediniz içtiniz. O zaman bu birkaç günü salatalarla geçirelim mi? İste size tok tutan bir tarif.
 
Malzemeler:
1/2 kg yağsız yoğurt  (daha fazla da olabilir)
1/2 bağ semizotu
Közlenmiş kırmızı biber
Taze nane
1 avuç ceviz veya badem
 
Yapılışı
İçine 1 etimek (light) kırıp ilave edin. İşte bu salatayı öğlen ve akşam yemeğinde yediğinizde zayıflamanız daha hızlı olacak. Tatilde aldığınız kilolar hemen gitsin!
 
Süt ürünleri
Aslında ben ille de light olsun diye tutturmam ama bu 4 hafta light yemekte yarar var. Sütleri, yoğurtları ve özellikle de peynirleri light alırsanız iyi bir fark yaratırsınız. Amacımız diyette yağ oranını azaltmak değil. Doymuş yağ oranını azaltmak. İşte bu yüzden süt ürünlerini günde 3 porsiyon tüketin ve yağsız olanlarını seçin. Süt ürünleri hem tok tutmak hem de yağ yakımını hızlandırmak için çok değerli.
 
 
Yazı: Güneş Aksüs



4eda09a3635048ec95e082dd177bbf05

“Virginia Woolf feminist etiketini daima reddetti”

İngiliz yazar Virginia Woolf'un feminist kimliğini neden kabul etmediğini, Sorbonne Üniversitesi'nden İngiliz Edebiyatı Profesörü Frédéric Regard anlatıyor.



İngiliz yazar Virginia Woolf'un feminist kimliğini neden kabul etmediğini, Sorbonne Üniversitesi'nden İngiliz Edebiyatı Profesörü Frédéric Regard anlatıyor.
 
Virginia Woolf'un feminist olduğunu söyleyebilir miyiz?
Feministlerin endişelerini paylaşmasına rağmen, bu etiketi daima reddetti. O da erkek ve kadın arasındaki eşitsizliğe karşı mücadele etmek istiyordu. Woolf'un döneminde İngiltere'de eğitim, evlilik, boşanma ve çocukların bakımı konusunda büyük gelişmeler yaşanmıştı. Kadınların farklı mesleklere girmesi ve özellikle oy hakkıyla ilgili birtakım çalışmalar devam ediyordu. Woolf, politik feminist çevrelere yakın dururken onlarla arasındaki mesafeyi koruyordu. Onun asla bir harekete bağlı hareket ettiğini görmüyoruz. 1938'de Üç Gineli başlıklı denemesinde kendi pozisyonunu belirliyor. Kendini, ondan beklenen politik taahhütlerin "dışında" tanımlıyor.
 
Neden siyasi mücadele içinde yer almayı reddediyor?
Ona göre, her şey tuzağın içinde yer alıyor. Sistemin kendisi değiştirilmediği sürece, bütün kavga boşa olacak. Woolf, politik sistemle beraber ekonomik yapıyı da düşünüyor: Bireye değer biçen, ataerkil egemenliğin, erkeklerin, paranın belirlediği gerçeği algılama şekli ve canlıların birbirine karşı davranış biçimleridir. Oysa değersiz olanlar, kaçınılmaz olarak kadınlar. Marx ve Engels'i okuyup okumadığını bilmiyoruz, ancak söylemi onların düşüncesini anımsatıyor. Bu atgözlüğü düşmediği sürece angaje olmak, pozisyon almak ona çok zor görünüyor. Woolf, topyekûn bir değişimden bahsediyor. Dil ve yazı konusunda gerçekleştirdiği, dünyayı farklı bir biçimde gösteren değişim gibi bir değişimden.    
 
Woolf'un edebiyatı, feminist fikirlerden etkilenmedi mi?
Feminist İngiliz yazarlar soyunda yer aldığı kesin. Bu soyu 19. Yüzyıl sonunda, Kadın hakları müdafaası'nın yazarı Mary Wollstonecraft'ın (Mary Shelley'in annesi) başlattığını inkâr etmiyor.  Wollstonecraft ve Joséphine Butler'ın, bu soyun manevi anneleri olduğunu kabul ediyor. Yazılarında onların hakkını saygıyla teslim ediyor ve bu geleneğe kayıtsız kalmıyor. Kadınların eğitime, üniversiteye ve özellikle yüksek edebiyata girmeleri fikrini savunuyor. Hakikaten onun çevresindeki oğlanların çoğu eski dil eğitiminden geçiyor, kızlar ise bu eğitimi almadıkları gibi, Yunan ve Latin edebiyatının tamamını kaçırıyor. Feminist öğretilerinden faydalanmasına rağmen, kendi pozisyonunu onlardan ayrılarak belirliyor. 
 
Bu tekil konumlanma nasıl tanımlanabilir?
Ne kadınların ne de erkeklerin tarafında yer almak istemediğini açıklıyor. Çünkü bunun, cinsiyetler arası savaşı sürdüreceğine inanıyor. Muhaelefet etmenin ötesini düşünüyor. Bu projeyi "andorejeni" olarak isimlendiriyor. Bir konsept ve bir kişilikten bahsediyor: 1928 tarihli romanına isim veren Orlando karakteri, kadın ve erkek arasında gidip gelir. " 'Erkek-kadın' veya 'kadın-erkek' demeli" diyor. "Büyük şairler bunu uzun süre önce anladılar" diye ekliyor. Çünkü bu "androjeni" aynı zamanda ve özellikle, meselâ tekil bir yazı ritmi aramaya dayanan, edebî, şiirsel bir proje. Dalgalar'da (1931) anlatım, deniz üzerine derin düşüncelerle sık sık kesiliyor ve okuyucu karakterlerin düşünce akışlarını izleyerek dünyayı fark etmeye davet ediliyor. Buna edebiyatta "bilinç akışı" tekniği diyoruz. Gerçekle kurgunun iç içe geçtiği açıklayıcı mekanizmaları da düşünmek gerekiyor. Virginia Woolf hem cinsiyetler (cinsel farklılığın sosyal tasarımı), hem de edebî tarzlar arasındaki sınırları bulanık hâle getiriyor. Şaşırtıcı güzellikteki denemeleri saf teori değil: Kurgu, otobiyografi düşüncesiyle karışıyor. Yeniden Üç Gineli'ye geliyoruz. Bu denemede cevapladığı mektupların varlığı doğrulanmış, ancak alıcının Woolf'un olduğuna dair hiçbir işaret yok. Sınırlar üzerinde durmadan gidip geliyor. İşte onu benzersiz kılan da bu.
 
"Kadın yazını"nın öncülerinden biri olarak kabul edilebilir mi?
"Kadın yazını" ifadesi daha sonra, 1970'lerin başında, Hélène Cixous'un kalemi altında ortaya çıkıyor. Fakat gerçekten Virginia Woolf'un bununla ilgili bir şey icat etmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Eril bir geleneğin mirası olmayan yeni bir dilbilgisi, yeni kelimeler, yeni cümle biçimleri bulmayı deniyor. Yazı pratiğinde, erkeklerin erkekler için ürettiği dilden özgürleşmeye çalışıyor. "Kadın yazını" olarak isimlendirilen, kadınların doğuştan sahip oldukları bir ayrıcalık değil. Yeni sözcükler yaratan veya var olan sözcüklere yeni anlamlar yükleyen, yeni bir söz dizimi yapısı oluşturan, okuru farklı bir biçimde düşünmeye yönelten şiirsel bir operasyon. Bu sadece kadın tarafını değil, iki tarafı da düşünmeyi ifade ediyor. Kadın yazınının prensibi de bu. Jacques Derrida'nın formülünü ödünç alıyorum: Bir rutini izlemiyor, çizilmiş çizgiden geri çekiliyor, aynı zamanda iki tarafı da ayrı ayrı reddediyor. Bu anlamda Woolf, kadın yazınının öncüsüdür.
 
Virginia Woolf kimlere ilham verdi?  
Çok sayıda İngiliz kadın yazar ve sanatçı onu referans gösteriyor. En bariz çağdaş örneklerden biri, bana göre, bütün eserleri Virginia Woolf'a atıfta bulunan Jeanette Winterson. Fransa'da ise, V.W. : le mélange des genres'ı* kaleme alan Geneviève Brisac ve Agnès Desarthe gibi günümüz yazarları Woolf'un hakkını teslim ediyorlar. Woolf'un etkisi sınırları aşıyor, çeşitli mücadeleleri etkiliyor. Kübalı-Amerikalı sanatçı Coco Fusco, Woolf'a yazılmış mektup şeklinde, esas sorunun terörizm olduğunu anlatan bir bildiri yayınladı! Woolf, güncelliğini asla yitirmiyor.
 
Fakat karşı direnişler de var! Güncelliğini koruma konusunda Woolf'un hakkını teslim etmemekte ısrar eden Hélène Cixous ile birçok kez tartıştım. Bu bir ölüm kalım meselesi: Woolf'un eseri ölüm tarafından yoklanıyor ve yaşam üzerine bahse giriyor. Woolf'un marazî olduğu yanlış değil. Mrs Dalloway'de (1925) Septimus karakteri Büyük Savaş'ın travmasıyla ortaya çıkıyor ve intihar ediyor. Dalgalar'da kısa aralar, ölüme, insanın yokluğuna duyulan hayranlığı gösteriyor. Ölüm meselesi, Woolf'un kurgusunu besliyor. Gerçekten kaybetme kaygısına varan derin depresyonu, yazılarına damgasını vuruyor. Ve 28 Mart 1941'de ceplerini çakıl taşları ile doldurup kendini Ouse Nehri'ne bıraktığını hatırlıyoruz. 
 
* Cinsiyetlerin karışımı. Henüz Türkçe'ye çevrilmedi. L'Olivier yayınevi, 2004.
 
Frédéric Regard, La force du féminin. Sur trois essais de Virginia Woolf (Kadınsı güç. Virginia Woolf'un 'un üç denemesi üzerine) kitabının yazarı.
 
Röportaj: Marika Dronaeu, L'éléphant Dergisi Ekim 2019 sayısı
Fransızca'dan çeviren: Perihan Özcan  
 



4b6490914dab46dfb319addf6dedf59a

23 Nisan 2020 Perşembe

İrem Derici'nin sağlık durumu...

Yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle yoğun bakıma alınan İrem Derici dün gece saatlerinde Instagram'dan paylaşımda bulundu.



Yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle yoğun bakıma alınan İrem Derici dün gece saatlerinde Instagram'dan paylaşımda bulundu.
Geçtiğimiz haftalarda gıda zehirlenmesi nedeni ile hastaneye yatan İrem Derici'nin yoğun bakıma alındığı bildirilmişti. Hastalığı nedeni ile konser programlarını iptal eden Derici, bu haberleri sosyal medya hesabından şöyle duyurmuştu:
 

 

 

 
18 Eylül Pazartesi günü yoğun bakım servisine transfer edilen Derici'nin sağlık durumuyla ilgili, Prof. Dr. Reha Baran şu açıklamaları yapmıştı: "Hastamız İrem Derici; gastroenterit ve idrar yolu enfeksiyonu tanıları ile takip edilirken gelişen elektrolit dengesizlikleri, vücut toplam su dengesi bozuklukları ve solunum zorluğu nedeniyle yoğun bakım ünitesinde izlem ve tedaviye alınmıştır. Hastamızın tedavisi sürmektedir."
 
"Hastamızın yoğun bakım tedavisi sürüyor"
 
Prof. Dr. Reha Baran tarafından bir basın açıklaması yapıldı.
 
İrem Derici'nin bazı sağlık parametrelerinin daha iyiye gittiğini ancak yoğun bakım tedavisinin devam ettiğini belirten Prof. Dr. Reha Baran, "Hastamız İrem Derici'nin hastanemize transfer edilmesinin üzerinden 48 saat geçti. Hastamız hem bağırsak hem de idrar yolu enfeksiyonu oluşumu sonrası, sıvı elektrolit dengesizliklerini tolere edememiş ve sorun, solunum yetersizliğine dönüşmüş olarak hastanemizde yoğun bakım ünitesine alınmıştır. Bazı parametreleri düne göre daha iyi olmakla beraber, yoğun bakım servisimizdeki takibini sürdürüyoruz. Solunum ve enfeksiyon parametreleri düzeldiği takdirde yoğun bakımdan çıkarılabilir durumda olacaktır'' demişti.
 
Gazete okuyor, televizyon seyrediyor
Sanatçı İrem Derici'nin bilincinin açık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Reha Baran "Şu anda bilinci açık yani bizimle temas kuruyor ve isteklerini belirtebiliyor, televizyon izleyebiliyor, gazete okuyabiliyor" dedi. Sanatçı İrem Derici'nin tüm organlarının ilk geldiği güne göre daha iyi olduğunu belirten Prof. Dr. Reha Baran "böbrekleri bitti" gibi söylemlerin gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak "Böyle bir durum söz konusu değil. Böbrekleri de gayet güzel çalışıyor. Şu anda takibi ve tedavisi devam ediyor. Birkaç gün daha yoğun bakımda tutmayı planlıyoruz çünkü bazı değerleri tam istediğimiz şekilde yerine oturmadı ve oksijen ihtiyacı halen devam ediyor. Ama bunun da günler içerisinde gittikçe düzeleceğini düşünüyoruz. Hastamızın bizimle iletişimi, uyumu gayet iyi. Şu anda fazla bir sıkıntımız yok. Ara sıra ateşi çıkıyor onun da takibini yapıyoruz. Hepsinin önlemini almaya çalışıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
 
İyileşme süreci sürüyor
İrem Derici'nin iyileşme süreciyle ilgili umutlu olduklarını söyleyen Prof. Dr. Reha Baran sözlerine şöyle devam etmişti: "Sağlığı şu anda ilk geldiği güne göre daha iyi. Biz tedavisini yapan ekip olarak umutluyuz, hastamızın daha iyi olacağını düşünüyoruz. Ama şu anda hangi gün taburcu olacağı ile ilgili bir karar vermek için çok erken. Önümüzdeki bir iki gün bizim açımızdan yol gösterici olacak. Ancak dramatik bir durumu yok."
 
İrem Derici Instagram'da paylaşımda bulundu!
 
Geçtiğimiz gece Instagram üzerinden paylaşımda bulunan İrem Derici paylaşımının altına şu cümleleri yazdı: "Yoğun bakımda 16.gecem. Genel hissiyat: Pişmanlık, yalnızlık, sonu gelmeyen, süründüren ağrılar, boynu büküklük... Üzemem ben sevdiklerimi bir daha! Değerlerim gün be gün yükselip güzelleşiyorsa Allah'a açtığınız o minicik elerinizden, kocaman dualarınızdandır... İyi gecerler benim dev ailem!"
 
Attığı mesajla hayranlarını sevindiren İrem Derici'nin paylaşımın altına Mustafa Ceceli, Kerimcan Durmaz gibi ünlüler yorum yazdı. İşte Derici'nin o paylaşımı: 
 
 
 

 

 



08e6fddd3fdf42f78ed7ec376eb52d40

Pudra kullanımı gerekli mi ve nasıl seçilmeli?

Makyaj uzmanı Nilay Yağmurlu pudra seçimini anlattı.



Makyaj uzmanı Nilay Yağmurlu pudra seçimini anlattı.
Pudra kullanmak şart değil ama porselen gibi pürüzsüz bir cilt istiyorsanız o zaman kendiniz için doğru pudrayı bulup makyaj öncesi kullanmanızı tavsiye ederiz.
 
Makyaj Uzmanı Nilay Yağmurlu pudranın hangi durumlarda gerekli olduğunu ve nasıl seçilmesi gerektiğini anlatıyor...
 



adb37e2dc6ca4a159822ba6b904af6bc

16 Nisan 2020 Perşembe

Sarkan yanaklarınızın ilacı ballı ayva

İlerleyen yaşınızla beraber, cildiniz yer çekimine karşı koyamıyor mu?



İlerleyen yaşınızla beraber, cildiniz yer çekimine karşı koyamıyor mu?
Cildim yaşlanıyor ve yanaklarınız sarkmaya başladı. Estetik operasyona da karşısınız. Yanaklarınızı doğal bir yöntemle toparlamak için Suna Dumankaya'nın bu tarifine göz gezdirin...
Bir tatlı kaşığı yaş maya, bir çay kaşığı taze sıkılmış ayva suyu ve bir çay kaşığı balı karıştırp yüzünüze yayın. Yaklaşık 20 dakika bekletin. Yanaklarınıza iyice gerildikten sonra yüzünüzü yıkayın. Ardından da yüzünüze cilt tipinize uygun bir nemlendirici sürün. Bu formülü haftada iki kez uygulayın.



c3b3b21bddcb44c3b0a598ca4faba05e

Burberry İlkbahar Yaz 2017 Koleksiyonu

Maskülen tarzın dışında detaylardaki fırfır ve pililer dikkat çekiyor. Aynı zamanda koleksiyonda şifon kumaş kullanılırken desenler de sıcak bir hava katıyor.




























































3ab631d6ff864ac8b2306a4f502bf463