20 Temmuz 2020 Pazartesi

Eski sevgiliye geri dönmek ne kadar doğru?

Bazen çok çabalasak dahi hayatımızda yeni bir sayfa açmakta zorlanıyoruz. Geçmişinizdeki kişiyi, duyguyu ya da alışkanlıklarınızı özlemek; onlardan kurtulamamak, sizi sonlanmayacak bir döngünün içine sokuyor. Ne yaparsanız yapın, kendinizi ona geri dönmüş buluyor ve sürekli aynı hatalar ile karşılaşıyorsanız; eski sevgilinize neden dönmemeniz gerektiğini öğrenmelisiniz...

Bazen çok çabalasak dahi hayatımızda yeni bir sayfa açmakta zorlanıyoruz. Geçmişinizdeki kişiyi, duyguyu ya da alışkanlıklarınızı özlemek; onlardan kurtulamamak, sizi sonlanmayacak bir döngünün içine sokuyor. Ne yaparsanız yapın, kendinizi ona geri dönmüş buluyor ve sürekli aynı hatalar ile karşılaşıyorsanız; eski sevgilinize neden dönmemeniz gerektiğini öğrenmelisiniz...

Neden ikinci şans vermek istediğinize karar verin

Eski ilişkinize geri dönmenizin sebebi yalnızlık korkunuz ya da daha iyisini bulamamanız olmamalıdır. Bu yanlış karar, sizi bir başka yanlış karara götürür. Aslında mutlu olmadığınız bir ilişkiye kendinizi mecbur hissederek katlanmış olursunuz. Bu sizi yormaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

var jscVersion = 'r20200609';var google_casm=[];body { background-color: #FFF; font-family: 'Roboto',sans-serif; font-size: 12px; } .attribution { background-color: #FFF; font-size: 13px; top: 4px; left: 4px; padding-left: 3px; padding-right: 3px; border-radius: 2px; position: absolute; box-shadow: 0px 1px 2px rgba(0, 0, 0, .5); } .image img { width: 100%; } .title { padding-top: 4px; padding-bottom: 4px; padding-left: 8px; padding-right: 8px; min-height: 48px; } .title a { color: #000; text-decoration: none; font-size: 14px; } .logo { float: left; padding-right: 4px; padding-bottom: 8px; padding-left: 8px; width: 30px; } .logo img { height: 100%; width: 100%; } .advertiser { padding-top: 8px; float: left; } .advertiser a { color: #000; text-decoration: none; font-size: 12px; font-weight: 500; } .call-to-action { float: right; padding-top: 8px; padding-right: 6px; } .call-to-action a { text-decoration: none; color:

196F3; font-size: 12px; font-weight: 500; text-transform: uppercase; } .attribution {visibility: hidden}window.dicnf = {};(function(){/* Copyright The Closure Library Authors. SPDX-License-Identifier: Apache-2.0 */ window.viewReq=[];function b(a){var c=new Image;c.src=a.replace(amp;,);viewReq.push(c)}function d(a){fetch(a,{keepalive:!0,credentials:include,redirect:follow,method:get,mode:no-cors}).catch(function(){b(a)})}window.vu=function(a){window.fetch?d(a):b(a)};}).call(this);vu(https://securepubads.g.doubleclick.net/pcs/view?xai\x3dAKAOjsv4lrmcFYEGfHdoN7IHVhEwnx5v1Ndxevw7YZAlJpAzfu4VPTpOdHqWKxs1bomyE4NE9syHZXClePTBRJXVEFnetuJLKbAsQwcSegQHDpXCRtg7P0LKSAX4b33TQk2e4nRGMGQkp31LTvUm_idOXSjeNk835F0g1EVvi9YJbAtmcUnSKFfdavNVXwBiGMyyyi9YDWggt58dogwFzEfN155WS8tkf3EdPtcHqVTDMnqElvBjmmJJp_73q0X-cLZJlqDyl_AEOpO85AgncJYypaCRdIhDHAYTBWGKD9dHODaCE-A\x26sig\x3dCg0ArKJSzJHIe_lrujq4EAE\x26urlfix\x3d1\x26adurl\x3d) Ad Boyner Çocuk Yaz Festivali Başladı! Hemen Tıkla osdlfm(-1,'','BAyWvdLvjXs_nG7SL7_UPi5uooAoAAAAAEAE4AcgBCcACAuACAOAEAaAGH9IIBQiAYRAB','',79736048,true,'la\x3d0\x26xdi\x3d0\x26',3,'CAASEuRonMpL6uXf24DP-zfgAgpllw','https://pagead2.googlesyndication.com/pcs/activeview?xai\x3dAKAOjstt7nIhfGIoLlKm_6fWgH9kC8EWJx3mrzABifR9CZvEYSNI-YF1Bz_XTF1b9AF43gt067thH077j1GO4tKKhf_n0qV9DibmGCXjrd40WK8\x26sig\x3dCg0ArKJSzNcHyeSfBezLEAE','');{uid:2,hostPeerName:https://www.milliyet.com.tr,initialGeometry:{\windowCoords_t\:-32000,\windowCoords_r\:-32000,\windowCoords_b\:-32000,\windowCoords_l\:-32960,\frameCoords_t\:0,\frameCoords_r\:0,\frameCoords_b\:0,\frameCoords_l\:0,\styleZIndex\:\auto\,\allowedExpansion_t\:0,\allowedExpansion_r\:0,\allowedExpansion_b\:0,\allowedExpansion_l\:0,\xInView\:0,\yInView\:0},permissions:{\expandByOverlay\:true,\expandByPush\:false,\readCookie\:false,\writeCookie\:false},metadata:{\shared\:{\sf_ver\:\1-0-37\,\ck_on\:1,\flash_ver\:\0\}},reportCreativeGeometry:false,isDifferentSourceWindow:false,goog_safeframe_hlt:{},encryptionMode:null}" scrolling="no" marginwidth="0" marginheight="0" width="300" height="250" data-is-safeframe="true" data-google-container-id="2" style="border: 0px; vertical-align: bottom;">var jscVersion = 'r20200609';var google_casm=[];body { background-color: #FFF; font-family: 'Roboto',sans-serif; font-size: 12px; } .attribution { background-color: #FFF; font-size: 13px; top: 4px; left: 4px; padding-left: 3px; padding-right: 3px; border-radius: 2px; position: absolute; box-shadow: 0px 1px 2px rgba(0, 0, 0, .5); } .image img { width: 100%; } .title { padding-top: 4px; padding-bottom: 4px; padding-left: 8px; padding-right: 8px; min-height: 48px; } .title a { color: #000; text-decoration: none; font-size: 14px; } .logo { float: left; padding-right: 4px; padding-bottom: 8px; padding-left: 8px; width: 30px; } .logo img { height: 100%; width: 100%; } .advertiser { padding-top: 8px; float: left; } .advertiser a { color: #000; text-decoration: none; font-size: 12px; font-weight: 500; } .call-to-action { float: right; padding-top: 8px; padding-right: 6px; } .call-to-action a { text-decoration: none; color:

196F3; font-size: 12px; font-weight: 500; text-transform: uppercase; } .attribution {visibility: hidden}window.dicnf = {ebrpfa: true,};vu(https://securepubads.g.doubleclick.net/pcs/view?xai\x3dAKAOjssCm8oEsP4UCbYF6OmWPOwwy5VbH0qlc7M9H12w3zTbBrNwR9_WnVz2CvttRrAdkDaH_eaeiSGReRnAvdCrx40cIyZXr6oyihQcUOGl9ILB4wL8-izfUh9d4QGKyPggrDCKTmKV5RBFZW3AXqA_erc2fb6mpYO99RsTKJA-FLDxFX98_Fon0ApDc60RKpD2abDG7s0q_eOXkEXMeU7U0VkKpGmbUWakglTchDrSYOBkX0vJvBn7A0YvVleqfby9EmaLhAlC6D59btH4X-kDHBB1JJgGwoQWK_qyB1CjKanB3nCkOQ\x26sig\x3dCg0ArKJSzGJK5xDgfzWCEAE\x26urlfix\x3d1\x26adurl\x3d) Ad Boyner Çocuk Yaz Festivali Başladı! Hemen Tıkla osdlfm(-1,'','BM2OrdLvjXpX6GsSBgQeY14aYAgAAAAAQATgByAEJwAIC4AIA4AQBoAYf0ggFCIBhEAE','',4186713606,true,'la\x3d0\x26xdi\x3d0\x26',3,'CAASEuRouRO_z31rF_-YYZOW5rkM6g','https://pagead2.googlesyndication.com/pcs/activeview?xai\x3dAKAOjsuqJ7jT6l-oAI3j4iiC4r7Iqvj2mpUM2H0mdzVfRbFZAb2JF-PxJkOS2AMuVKCcyV5767Y_bibyfvaebs363YXvwa7S8LgmsB2hS2_9-DY\x26sig\x3dCg0ArKJSzOyEI6Y8wUsIEAE','');{uid:1,hostPeerName:https://www.milliyet.com.tr,initialGeometry:{\windowCoords_t\:-32000,\windowCoords_r\:-32000,\windowCoords_b\:-32000,\windowCoords_l\:-32960,\frameCoords_t\:0,\frameCoords_r\:0,\frameCoords_b\:0,\frameCoords_l\:0,\styleZIndex\:\auto\,\allowedExpansion_t\:0,\allowedExpansion_r\:0,\allowedExpansion_b\:0,\allowedExpansion_l\:0,\xInView\:0,\yInView\:0},permissions:{\expandByOverlay\:true,\expandByPush\:false,\readCookie\:false,\writeCookie\:false},metadata:{\shared\:{\sf_ver\:\1-0-37\,\ck_on\:1,\flash_ver\:\0\}},reportCreativeGeometry:false,isDifferentSourceWindow:false,goog_safeframe_hlt:{},encryptionMode:null}" scrolling="no" marginwidth="0" marginheight="0" width="300" height="250" data-is-safeframe="true" data-google-container-id="1" style="border: 0px; vertical-align: bottom;">

Ayrılma meselenizi tekrar düşünün

Sadece geçmişe bağlılığınız yüzünden ayrılık sebebini unutup barışmak isteyebilirsiniz. Bu sizi yanılgıya düşürecek ve partneriniz karşısında saygınızı kaybedeceksiniz. Bir aldatılmayı affetmek gibi davranışlar, ileri de tekrarına sebep olabilir.

Bir kere bitmiş olan şey neden bir daha bitmesin?

İlişki bir kez bittiği zaman taraflar birbirleri olmadan da yapabilecekleri gerçeği ile yüzleşiyorlar. Bu gerçek, bir dahaki ayrılma ihtimalini güçlendiriyor. Kişiler ilk ayrıldıktan sonra daha bağımsız hale geliyor ve tahammül sınırlarını azaltıyorlar.

Araya başka kişiler girdi mi?

Verdiğiniz ayrılık sürecinde başkalarının hayatlarınıza girmesi, tekrar barıştığınızda birer sorun haline gelecek. 'Başkasıyla da yapabiliyor' hissi ya da kıskançlık ilişkinizi derinden zedeleyecektir.

Sizin İçin SeçtiklerimizTaonga: tropikal çiftlik2020'nin En Bağımlılık Yapan Çiftlik Oyunu. Yüklemeye Gerek YokTaonga: tropikal çiftliktuttur.comiddaa uzmanları bugün için hazır kuponlarını paylaştı!tuttur.comVikings: Free Online GameBu oyunu 1 dakika oynayın ve neden herkesin hayran olduğunu görünVikings: Free Online GameTaboola'danTaboola'dan cfb650622fe0481d9c0b9507b52bf48d

Salgın var diye kanser tedavisi için geç kalmayın!

Tüm dünyayı etkileyen corona virüs pandemi birtakım hastalıkların teşhis ve tedavisinde de aksamalar yarattı. Kanser de bu hastalıklar arasında yer alıyor. Kanser tedavisi gibi hayati önem taşıyan tedavilerin geciktirilmemesi gerektiğini belirten Jinekolojik Onkoloji, Kadın Hastalıkları, Kadın Hastalıkları Cerrahisi Doç Dr. İlker Kahramanoğlu, bu durumun hastaların nasıl etkileyeceği hakkında bilgiler paylaştı

Salgının kanser hastalarının tedavisi önünde bir engel olmadığını söyleyen Jinekolojik Onkoloji, Kadın Hastalıkları, Kadın Hastalıkları Cerrahisi Uzmanı Doç.Dr. İlker Kahramanoğlu, "Pandemi sürecinde kanser tedavisi için geç kalmamak gerekiyor. Rahim ağzı kanseri, rahim kanseri ve yumurtalık kanseri en sık görülen jinekolojik kanserler. Hekimler hastaların güvenliğini en fazla sağlayacak stratejiyi belirleyerek standart kanser tedavilerini hastaya sunmalıdır. Uygun ameliyatla birçok hastanın kanser tedavisi yapılabilirken pandemi nedeniyle tedavide olası gecikmeler, hastaların sağ kalımını olumsuz anlamda etkileyebilir. Üzülerek söylemekteyim ki normalleşme sürecinde bize başvuran bazı hastalarda tedavi sürecinin gecikmiş olduğunu gördük. Bu durum, tanının daha ileri evrelerde konulmasına neden oluyor" dedi.

Bu belirtiler varsa sakın geç kalmayın!

Pandeminin ne kadar süreceğinin belirsizliğini koruduğunu söyleyen Doç.Dr. Kahramanoğlu, hastaların gerekli önlemleri alarak muayene olmalarını önerdi. Kahramanoğlu, tutulan organa göre belirtiler değişse de kadınlar için önemsenmesi gereken şikayetleri şöyle sıraladı:

İlgili Haber Yıllar sonra anlaşıldı: Tümörün daha hızlı büyümesine yol açıyor!

"Adet düzeninde bozulma, cinsel ilişki sonra kanama olması, menopozda kanama olması rahim kanseri veya rahim ağzı kanseri ile ilişkili olabilir. Bunun yanı sıra karında şişkinlik, sırt ve karın ağrısı, yorgunluk, yemede zorluk, erken doyma, açıklanamayan kilo kaybı ve kabızlık yumurtalık kanserinde görülebilir. Dış genital bölgede inatçı kaşıntı, renk değişikliği, ele gelen kitle, tekrarlayan vajinal akıntılar, işeme sıklığının artması, idrarda kan görülmesi, hemen her jinekolojik kanser tiplerinde rastlanılabilen bulgulardır."

'Erken taburcu etmek öncelikli hedef'

Her hastanın durumunun kendisine özel olduğunu belirten Doç Dr. İlker Kahramanoğlu, "Pandemi sürecinde en güvenli ortam ev. Bir hekim için erken tanıyla ve uygun tedavilerle hastaları en kısa sürede güvenli ortamlarına ulaştırmak öncelikli hedeftir. Özellikle hastanede kalma süresini kısıtlamaya çalışırken miyom, kist gibi iyi huylu hastalıkların cerrahisinde ve jinekolojik kanserlerde kapalı ameliyat olarak adlandırdığımız laparoskopiyi özellikle tercih ediyoruz. Laparoskopik ameliyat yapılan hastalarda, hastanede yatış süresi çok daha kısa oluyor, iyileşme süreci daha hızlı ilerliyor. Bu hastalarda kan kaybı, yoğun bakım gereksinimi de daha az olarak görülüyor" diye konuştu.

3f0d86bca9924b4b8b0b8f4f346f4fce

Engelli 8 bin 500 çocuğa at terapisiyle şifa

Türkiye Jokey Kulübü Veliefendi Hipodromu bünyesinde faaliyet gösteren At'la Terapi Merkezi'nde ücretsiz terapi alan 8 bin 500 engelli çocuk, terapi sonunda tek başına yürümeye başladı. Toplum fobisi bulunan ve terapiyle özgüvenleri gelişen çocuklar artık toplu taşımaya bile binebiliyor.



Türkiye Jokey Kulübü Veliefendi Hipodromu bünyesinde faaliyet gösteren At'la Terapi Merkezi'nde ücretsiz terapi alan 8 bin 500 engelli çocuk, terapi sonunda tek başına yürümeye başladı. Toplum fobisi bulunan ve terapiyle özgüvenleri gelişen çocuklar artık toplu taşımaya bile binebiliyor.
Türkiye Jokey Kulübü (TJK) Veliefendi Hipodromu bünyesinde faaliyet gösteren At'la Terapi Merkezi'nde ücretsiz terapi alan 8 bin 500 engelli çocukta terapi sonunda önemli oranda fiziksel ve zihinsel gelişme kaydedildi. Terapiye devam eden engelli çocuklarda hayvan fobisini yenme, kaslarını güçlendirip kendi başına adım atabilme, toplu taşımaya binebilme gibi iyileşme ve ilerlemeler görüldü. TJK Apranti Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Bercis Merdanoğlu terapilerle ilgili, "Yürümeyen çocukların 'Kendimi bacaklarım var gibi hissediyorum' demesi, terapilerde sağladığımız başarının önemli bir göstergesi" diye konuştu.
 
Haftada 3 gün yapılıyor
 
Atlarla terapiye gelen engelli çocuklarda, binişler sonrası bazı fiziksel ilerlemelerin yanı sıra, toplu taşıma korkusunu yenme, özgüven yüksekliği, kendi başına hareket edebilme cesareti, evden çıkma isteği, sosyalleşme becerisi gibi psikolojik ve sosyal ilerlemeler de görüldü. TJK Apranti Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı Bercis Merdanoğlu, At'la Terapi Merkezi'nde mart başı itibarıyla 920 engelli çocuğa 8 bin 436 kez terapatik biniş yaptırdıklarını belirterek, haftada üç gün sundukları atlı terapilerden tüm engelli çocukların yararlanabildiğini söyledi. Merdanoğlu terapilerin çoğunlukla engelli çocukların sosyalleşmesi ve normal hayata adapte olabilmesi için çok önemli olduğuna dikkati çekerek, şunları anlattı: "Engelli çocukların ülkemizde genelde sosyalleşme ile ilgili sıkıntıları var. Sadece rehabilitasyon merkezlerine giden, evden hiç çıkmayan çocuklarımız var. Bu çocuklarımıza kulüp olarak sosyalleşme aracı olmaya çalışıyoruz. Normalde kıyafetlerini giyemeyen bir çocuk, 'Hadi ata bineceğiz' denildiğinde kıyafetlerini giymeye, buraya gelmeye çalışıyor, bir süre sonra kendilerini buraya ait hissediyor. Kendilerine olan özgüvenleri çok hızlı şekilde gelişiyor. Bedensel engeli olan çocukların kasları ile ilgili önemli gelişmeler yaşıyoruz."
 
Tüm hipodromlara gelecek
 
Merdanoğlu, kulüpte at binme alanının dışında piknik alanları ve oyun alanlarının da olduğunu söyleyerek ekledi: "Şu an Türkiye'deki 9 hipodromumuzun 3'ünde aktif şekilde terapi merkezimiz var. İlerleyen süreçte tüm hipodromlarda açılması planlanıyor" diye konuştu.
 
'Eve hapsetmeyin'
 
Merkezde terapi gören engelli çocukların aileleri de, yapılan binişlerin çocukların ve kendilerinin hayatlarına önemli katkılar sağladığına işaret ederek, kendileri gibi engelli çocukları olan ailelere, çocuklarını eve hapsetmeme, verilen hizmetten yararlanma, engelli bireyleri sosyal hayata kazandırma çağrısında bulundu.
 




5f8cc5e9dd3d453abeddc747cec44258

"Çocuğum yemek yemiyor" diyorsanız...

"Çocuğum çok iştahsız, yemek yemiyor ne yapmalıyım?" diyen annelere özel bir haber hazırladık! İşte iştahsız çocuklara yönelik uzmanların tavsiyeleri...



"Çocuğum çok iştahsız, yemek yemiyor ne yapmalıyım?" diyen annelere özel bir haber hazırladık! İşte iştahsız çocuklara yönelik uzmanların tavsiyeleri...
Çocuklarda iştahsızlık, ailelerin en çok şikayetçi oldukları konuların başında geliyor. Birçok anne babadan "Çocuğum hiçbir şey yemiyor", "Bütün gün hiç yemek yemese umurunda olmaz", "Yemeklerini hep zorla yediriyorum" şeklinde yakınmalar duymak, çoğumuza hiç yabancı değil. Ebeveynlerin ortak problemi olan çocuklardaki iştahsızlık, çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebiliyor. Az yemek yiyen, çok yemek seçen, tek yönlü beslenen ve yemeğe karşı aşırı isteksiz olan çocuklar iştahsız olarak değerlendiriliyor.
 
Çocuklarda iştahsızlığın nedenleri nelerdir?
 
Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vildan Ertekin, hastalıklardan erken doğuma, beslenme alışkanlıklarından anne baba tavrına kadar iştahsızlığın en sık görülen 5 nedenini açıkladı, önemli önerilerde bulundu.
 
1- Çocuğun yapısı
Prematüre doğmak, konjenital kalp hastalığı, yarık damak ile otizm gibi durumlarda anne ve baba çocuğun sağlığı için daha kaygılı oluyor ve bu nedenle açlık belirtileri göstermeden onu yemeğe zorlayabiliyor. Bir tür "Ne kadar çok yerse, o kadar çabuk büyür" düşüncesine kapılıyorlar.
 
2- Beslenme geçişleri
Bebek, anne sütünden ek gıdalara geçerken, zorluk yaşayabiliyor. Anne sütünden biberona suludan katı gıdaya geçişler sırasında eğer zorlanırsa, yemeyi reddedebiliyor. Bu da "Bebeğim iştahsız" düşüncesine yol açıyor. Bu gibi durumların oluşumunun önlenmesi için öncellikle çocuğun ek gıdaya hazır olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Vildan Ertekin, "Öncelikle bebeğin başını tutabilmesi ve tam olarak oturabilmesi şart. Ek besinin aylara göre günlük verilme miktarı, kıvamı, zamanı ve sunumu da çok önemli" diyor. Prof. Dr. Vildan Ertekin, beslenme geçişlerinde çocuğun daha kolay uyum sağlayabilmesi için annelere çeşitli tüyolar da veriyor: "Besinlerin aşırı tatlı veya tuzlu, ekşi, çok baharatlı ve kötü kokulu olmasından kaçının. Aynı şekilde estetikten yoksun bir şekilde sunmak ve sürekli kuru gıda vermek de iyi değil. Yemek kaşığı, kase, tabak, biberon ve kap gibi beslenme araçları da çocuğun yaşına uygun olmalı."
  
3- Mekanik besleme
Bebek beslenmesinde uygun zaman aralıkları ve miktarların aylara göre değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Vildan Ertekin, bebekte acıkma belirtileri olmadan beslenmesinin yanlış olduğunu vurguluyor. Ayrıca duyguları katarak beslemenin önemine değinerek bu yapılmadığında, eylemin 'mekanik beslenme'ye dönüştüğünü söylüyor. "Besleyen kişi ile bebek arasında uyumlu ve sevgi dolu bir ilişki olmalı" diyen Prof. Dr. Vildan Ertekin, bebeği besleyen kişinin sabırlı, hoşgörülü, özendirici ve teşvik edici olmasının da gerekliliğine değiniyor.
 
4- Organik nedenler
Çocuklar, sık sık hastalanıyor, bazen düşüyor ya da bir yeri ağrıyor. Böyle zamanlarda iştah azalması ya da yeme isteksizliği oluşması gayet normal. Bunu göz ardı edip çocuğa zorla yedirilmeye çalışılması, aslında onu yemekten daha da soğutabiliyor. Yine Prof. Dr. Vildan Ertekin'in dediği gibi; bu durumun geçici olduğunu düşünüp ısrarcı olmamakta fayda var.
 
5- Travmatik nedenler
Tüple beslenmek zorunda kalma, fiziken zorlanarak beslenme gibi oral bölge ile ilgili travmatik olaylar yaşanmış olması da çocukta yeme isteğinin azalmasına sebep oluyor.
 

 
Çocuğum neden iştahsız?
 
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nebil Emir, çocuklarda iştahsızlığın sebeplerini anlattı.
 
İştahsızlık ve beslenme bozuklukları, vücutta önemli bir hastalığın veya sorunun yansıması olabiliyor. Ebeveynlerin, "çocuğumun aşırı beslenmesi her zaman en üst düzeyde iyi sonuçlar getirir" gibi düz bir güdüyle ilgili endişeleri de aşırı beslenmeyi tetikleyebiliyor. "İştahsızlığın arkasında çocuktaki somut bir sorunla ilgili gerçek bir iştahsızlık durumu mu var yoksa sadece ailenin basit bir kaygısından mı ibaret" sorusunun yanıtının iyi verilememesi, hatalı yaklaşımlar doğurabiliyor. Bu nedenle 'iştahsız bebek/çocuk' teşhisinin doğru konulması ve buna göre beslenme önerilerinin verilmesi hayati bir öneme sahiptir. Bunu yapacak kişi de ebeveynler değil, çocuğu takip eden pediatri hekimidir. Hekim 'ayrıntılı anamnez' adı verilen hasta geçmişi hikayesi, fizik muayenesi ve bütünsel gelişim tablosuna bakarak 'iştahsız bebek' konusunda en doğru yorumu özenli bir şekilde yapmalıdır.
 
Gebelikteki beslenme tarzı da etkili
Kişisel genetik özellik, ailevi beslenme geleneği, ailenin sosyoekonomik yapısı, çevresel faktörler ve çocuğun büyümedeki dönemsel aktiviteleri de iştahı etkiliyor. Ayrıca beynimizde acıkma ve doyma hisleriyle ilgili merkezler iştah ve beslenmede refleks dürtülerimizi kontrol altında tutarak beslenme tempomuza yön veriyor. Genel olarak beslenme süreçlerindeki iştahla ilgili faktörler, daha henüz bebek anne karnındayken bile çeşitli anne sağlığı ve beslenmesi faktörlerinden etkilenebiliyor. Bu da bebeğin gelecekteki beslenme alışkanlıklarını dahi değiştirebiliyor. Örneğin doğumun sezaryen yerine, normal yolla tercih edilmesi bile çocuğun gelecekteki tüm hayatına iştah ve sağlık kavramları açısından çok değerli katkılar sağlıyor.
 
Büyüme ve zekayı olumsuz etkiliyor
Çocukluk çağında iştahsızlık ve yeme problemleri nedeniyle doktora başvuran sağlıklı çocukların oranı yüzde 20-35 arasında değişmektedir. Çocuklarda yeme ve iştahsızlık problemleri, rafine ve yüksek kalorili besin ve içeceklerin de etkisiyle gittikçe artıyor. Hep aynı yiyeceklerle beslenen, farklı yiyecekleri reddeden çocukların beslenmelerinin yeniden düzenlenmesi, belirli bir zaman ve çaba gerektirmektedir. Çocukta gerçekten somut bir iştahsızlık tespit edildiği takdirde, eğer yeterli önlemler alınmazsa uzun vadedeki beslenme eksiklikleri sonucunda çocuğun büyüme ve zeka katsayısı da olumsuz yönde etkilenebilir.
 
Blender bebekler yutma zorluğu yaşıyor
İştahsız çocuklar yemek seçiciler, 'blender bebekler', yavaş çiğneyenler ve hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlar olmak üzere 4 gruba ayrılır. Yemek seçiciler; bebeklerin aileleri tarafından 'seçici bebek' olarak tanımlanmaktadır. Yaşa göre kilosu fazla olan bebeklerse daha az yemek seçmektedir. Bir diğer grupta ise 'Blender Baby' olarak adlandırılan aşırı ve aylarca uzun süreli blender ile beslenen bebekler vardır. Bu bebeklerde çiğneme ve yutma sorunları gözlenebilir. Diğer bir grup ise yavaş çiğneyenler, çabuk doyanlardır. Esas önemli olan ve mutlaka acil olarak uzman yardımı gereken grup ise akut, kronik primer veya sekonder organik hastalıklara bağlı olarak iştahsız olanlardır.
 
Akıllı cihaz bağımlılığı çocuğu iştahsız yapıyor
Çocukların her biri, genetik ve çevresel faktörlerle ilişkili olarak birbirinden farklı düzeylerde iştaha sahiptirler. Birçok çocuk normal gelişime sahip olmasına rağmen, ailenin beslenme önerilerini reddettiği için de hekime getirilebilir. Bu gibi durumlarda aileden çocuğun 7 günlük yediklerini içeren bir liste istenmeli ve ayrıntılı beslenme öyküsü alınmalıdır. Besinlerin hazırlanış şekli, kullanılan malzemeler, kimin hazırladığı, öğün alımı sırasında televizyon ve akıllı cihazlar gibi dikkat dağıtıcı faktörlerin sorgulanması, ödüllendirme veya ceza yaklaşımlarının olup olmadığı, beslenme için uygulanan diğer yöntemler de öğrenilmelidir. İştahsız çocuk değerlendirilirken her çocuğun gelişim hızının farklı olduğu, bu kapasitenin genetik faktörlerden de etkilendiğini unutulmamalıdır.
 
Miktar çocuğun gereksinimine göre olmalı
Bebeğin beslenme miktarı çocuğun gereksinimlerine göre ayarlanmalı ve aşırı beslemeden kaçınılmalıdır. İştahsızlığın tersi bir durum olan obezite gibi diğer bir tehlikeli duruma düşmemek için çocuğun iştahına da saygılı olunmalıdır. Kola, meyve suları, şekerli çaylar, aşırı miktarlardaki süt gibi içeceklerin tüketim sıklığı ve miktarı belirlenmelidir. Abur cubur türü birçok besinin yemek öncesi ve yemek sırasında alımları kısıtlanmalıdır. Süt hariç, mümkünse bu sayılanların tamamı tamamen kesilmelidir.
 
Çocuk kendi kendine yemeğe teşvik edilmeli
Besinler çocukların yiyebileceği türde ve yapıda hazırlanmalıdır. Çocuğun öncelikleri dikkate alınarak hazırlanmalı ve yemek sırasında belirli bir yaşa gelince artık kendi kendine yemek yemeye teşvik edilmelidir. Yemek porsiyonları çocuğun isteğine göre ayarlanmalı ama gereksiz büyük porsiyonlardan kaçınılmalıdır. Öğün sırasında verilen bir besin çocuk tarafından reddedilmişse farklı besin denenmeli ve ısrarcı olunmamalıdır. Besin belirli aralıklarla, zaman içinde çocuğa tekrar teklif edilmelidir. Çocuğun öğün saatleri düzenli olmalı, çocuk aile bireyleri ile aynı anda sofraya oturmalıdır. Bir sofra kültürü oluşturmak, çocuğun sosyal yönlerini destekleyen kıymetli geleneklerimizden biri olup bu kültürel geleneğimizi sürdürmeliyiz. Öğün aralarında ve mümkünse hiçbir zaman çocuğa iştahını kaçıracak tatlı (şekerleme ve çikolata) besinler verilmemelidir. Çocuğun tabağı çocuğun ilgisini çekecek şekilde sunulmalı, belli dönemlerde kendisinin seçim yapmasına izin verilmelidir. Yemek sırasında çocuğun yemeğe ilgisini azaltan televizyon, tablet bilgisayar, akıllı telefon gibi cihazlar kapalı tutulmalıdır.
 
İştah açıcı diye gereksiz vitamin vermeyin
Ailelerin iştahla ilgili en çok sorduğu soruların başında 'iştah arttırıcı' diye bir ilaç veya vitaminin olup olmadığıdır. Vitamin ve minerallerin hekim tarafından tespit edilmiş eksiklik durumları dışında iştah arttırıcı olarak verilmesi, işe yaramayacağı gibi boşuna alınması da önerilmemelidir.
 
Mükemmel büyüme takıntısı iştahsızlık sebebi
Bazı ailelerin bebeklerinin büyümesi ve beslenmesiyle ilgili kaygıları, bebeklerini takip eden çocuk doktorları durumlarının iyi olduğunu belirtmesine rağmen devam eder. Bunun ebeveynlerin çocuklarının daha da sağlıklı olması ve mükemmel büyümesi gibi doğal, bilinçaltı aşırı koruyucu refleks sebepleriyle ve toplumsal bakış açısıyla ilgisi olabilir. Bunun önüne geçmek ise doğru beslenme konularında daha etkili yöntemler seçilip geniş kapsamlı toplumsal eğitimlerin artırılmasıyla olabilir.
 

 
İştahsız çocuğa yaklaşım nasıl olmalı?
 
Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. Gökçe Günbey Elemen, çocuklara yemek yeme alışkanlığı kazandırmak için anne ve babalara düşen görevler hakkında bilgi verdi.
 
Çocuğunuzla inatlaşmayın
Yemek yemesi konusunda çocuğunuzla inatlaşmak problemin daha da artmasına yol açabilir. Çünkü yemek yeme konusunda sizin aşırı hassasiyetinizi gören çocuğunuz, zaman içinde yemek yoluyla tüm isteklerini yaptırabileceğini öğrenmektedir. Bu durum zamanla aile ile çocuk arasında ciddi iletişim problemlerine yol açmaktadır.
 
Eğitim düzeyiniz çocuğunuzun beslenmesini etkiler
İştahsız, yemek seçen annelerin çocuklarında da benzer davranışlar gözlenmektedir. Yine beslenmede tekdüzelik çocuğun beslenmesini olumsuz etkilerken, annenin eğitim düzeyi ve çalışıyor olması çocuğun beslenmesini olumlu yönde etkilemektedir.
 
"Ağaç yaş iken eğilir" sözünü unutmayın
Çocukluk döneminde sağlıklı beslenme davranışı geliştiremeyen kişilerde ileriki yaşlarda da çeşitli beslenme problemleri görülebilmektedir. Beslenme her canlı için doğal bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacın bebeklikten itibaren keyifli ve mutlu bir ortamda gerçekleşmesi çocuğun tüm hayatını etkileyecek beslenme davranışının gelişmesinde rol oynamaktadır. Anne ve babanın, bakıcının masada yemek yeme biçimleri, yemek sırasındaki konuşma ve davranışları çocukların doğru yemek yeme alışkanlığı kazanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
 
Çocuğunuza doğru beslenme alışkanlığı kazandırmak için bunlara dikkat edin!
 
Yemek porsiyonlarını kendi ölçüşünüze göre değil; çocuğunuzun kendi gereksinimlerine ve yaşına uygun olarak hazırlayın. Çocuğunuzu gerekenden fazla yemeye zorlamayın.

 
Çocuğunuza yemeğini yemesi için yeterli zaman verin; ancak bu süre yarım saatten fazla olmamalıdır.

 
Çocuklar dönem dönem bir gıdaya aşırı düşkünlük gösterirken, bir diğerini reddedebilir. Bunun geçici bir süreç olduğunu bilmeli ve bir süre sonra hiç yemediği gıdayı farklı bir şekilde sunarak tekrar denemelisiniz.

 
Yiyecekler çocukların kolay tüketeceği şekilde hazırlayın. Küçük dilimlenmiş havuç, salatalık, küçük şekil verilmiş köfte, sigara böreği, çizgi film kahramanlarından esinlenerek hazırlanmış, kurabiye, kek gibi çocuklara yemeği eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.

 
Kendi yaşıtları ile grup halinde yemek yemek, özellikle yemek seçen çocukları farklı tatları denemek konusunda cesaretlendirebilir.

 
Çocuklar anlatılanı değil, gördüğünü taklit eder. Bu yüzden anne- baba ve bakıcı gibi çocuğun bakımından sorumlu kişilerin kendi beslenme davranışlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.

 
Çocuklar bazı besin gruplarını yemeği reddedebilir. Örneğin süt içmek istemeyen bir çocuğa süt, bir başka şekilde sunulabilir. (Yoğurt, sütlü bir tatlı, peynir, meyveli süt vb.). Yine sebze yemeyen bir çocuk için sebze, köftenin içinde, böreğin veya makarnanın içinde onun için daha eğlenceli bir hele getirilerek verilebilir.

 
Et yemek istemeyen bir çocuğun alması gereken protein, yumurta veya kuru baklagiller verilerek desteklenebilir.

 
Ekmek yemek istemiyorsa, makarna, patates, bulgur gibi diğer tahıllı gıdalarla alması gereken kalori desteklenebilir.

 
Çocuğun besin seçimindeki öncelikleri dikkate alınarak farklı tat, farklı renk ve çeşitlilikte besinler hazırlanmalıdır. Sağlıklı beslenmeyi sağlayacak sonsuz sayıda besin birleşimi yapılabileceği unutulmamalıdır.

 
Anneler yemek konusunda yaratıcı olmalı ve yemek saatlerini çocuk için eğlenceli bir hale getirmelidir. Yemek saatlerinin tüm ailenin katılımının sağlandığı, faydalı sohbetlerin yapıldığı, çocuğun hoş vakit geçirdiği saatler olmasına özen gösterilmelidir.

 

 
Çocuğu iştahsız olan annelere öneriler...
 
Çocuklarda iştahsızlık problemi, her iki anneden birinin kabusu oluyor. İştahsızlık bazı durumlarda kansızlık, reflü ve bağırsak enfeksiyonu gibi sağlık sorunlarından kaynaklanabiliyor. Ancak iştahsızlığın ardında bir hastalık yatmıyorsa, düzenli takiplerini yapan hekiminiz kilo-boy-baş çevresi gelişiminin yaşına uygun seyrettiğini söylüyorsa, çocuğunuz ihtiyacı kadar besini alıyor demektir. Siz yine de iştahsızlık sorunundan yakınıyorsanız, uzmanların önerilerini uygulayarak çözüm bulabilirsiniz.
 
Acıbadem Bodrum Hastanesi'nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuna Gül Han, çocukların iştahını açmanın püf noktalarını sıraladı.
 
"Bu tabaktakilerin hepsi bitecek!" demeyin
Hemen her anne bu cümleyi çocuklarına bir kez olsun söylemiştir. Peki ama tabaktaki yemeğin miktarı çocuğunuz için uygun mu? Mide kapasitesi erişkinde 1500 ml kadar oluyor. Oysa mide kapasitesi yeni doğan bir bebekte 30 ml iken bu rakam ergenliğe doğru ancak 1000 ml civarına ulaşıyor. Çocuğunuzun mide kapasitesini en kolay, bir öğünde yemesini ve içmesini istediğiniz gıdaların hepsini küçük bir poşete koyarak anlarsınız. Sizce çocuğunuzun midesi bu kadar büyük mü? Çocuğunuzun tabağına sadece yiyebileceği kadar yemek koymaya özen gösterin.
 
Ek gıdaya sebze ile başlayın
Ek gıda dönemi aslında bebeğinizin bundan sonraki sağlıklı beslenme alışkanlıklarının oturacağı bir süreç. Dolayısıyla ek gıda verirken bebeğinizin ilk tanışacağı gıdalar sebze grubundan olursa damak tadı buna uygun gelişecektir.
 
Bebeklikten çocukluğa geçmesine izin verin
Ne zaman ne yiyeceğine, ne giyeceğine, ne oynayacağına karar verdiğiniz bebeğiniz artık yok. Karşınızda kendi kararlarını veren, kendi isteklerinin ve sevmediklerinin farkında olan ve tabii ki buna göre yaşamak isteyen bir "çocuk" var. Sınırlarını yine sizin belirlediğiniz bir dünyada kendi kuralları ile var olmak isteyen bir çocuk. Ağzına kaşığı eskisi kadar kolay sokamamanız da çok doğal bu durumda. Bu yüzden elinizde kaşık veya çatal ile peşinde koşmayın, bırakın kendisi kendi ihtiyacı kadar yesin.
 
İşler düzene girene kadar ara öğünleri kaldırın
Abur cubur ve hazır meyve sularının tüketimi kan şekerinde ani değişiklikler yaparak öğün öncesinde iştahı kapatıyor. Zaten küçük olan mide hacmi ara öğün ile dolmuş olan çocuğunuzdan ana öğünlerde performans beklemeyin. Bu yüzden yemek aralarında çocuğunuza "Zaten yemeğini de yemedi, aç kalmasın" mantığı ile yiyecek bir şeyler vermeyin.
 
Günlük programınız belli olsun
Genellikle bebekliğinden itibaren uyku saatleri düzenli olan çocukların yemek saatleri de otomatik olarak düzene giriyor. Saatleriniz belirli olursa çocuğunuzun vücut ritmi de bu programa uyum sağlayacak. Bunun sonucunda çocuğunuz yemek saatlerinde acıkmaya, uyku saatlerinde de esnemeye başlayacaktır.
 
Gece öğünlerine son verin
Yaklaşık 9. aydan sonra gece beslenme ihtiyacı ortadan kalkıyor. Bu aylardan sonra bebeğinize vereceğiniz gece öğünleri reflü, orta kulak iltihabı ve diş çürükleri gibi riskleri beraberinde getiriyor. Üstelik çocuğunuz karnı tok olduğu için sabah kahvaltısına da isteksiz başlayacaktır.
 
Temel Reis olmayın
Siz ıspanağı ağzınıza sürmezken çocuğunuza Temel Reis olmayın. Çocuklar dünyayı anne-babalarının yüzleri ile tanırlar. Siz karnabahar tadını alınca yüzünüzü buruşturuyorsanız, çocuğunuz da bu besini tükürecektir.
 
Sofradan 'tecrit' etmeyin
Her çocuğun, ne kadar döküp saçarak da yese, sosyal iletişiminin artması ve sofra adabını öğrenmesi için aileyle aynı sofraya oturması gerekiyor. Çocuğunuz, ailenin bir arada olduğu sofrada oturmalı. Bunun yerine tek başına mama sandalyesinde oturur ve karşısında onu yedirmek için uğraşan bir kişi ile karşılaşırsa, yemek yemeye doğal bir şey gözüyle bakmayacaktır.
 
Köftelere sebze katın
Çocuğunuz sebze yemekten kaçınıyorsa, sevdiği yemeklere, örneğin çorbalara veya köftelere rendelediğiniz sebzeleri ekleyebilirsiniz. Yapabileceğiniz bir başka şey de havuç ya da salatalık gibi sebzeleri çiğ olarak çubuk şeklinde hazırlamak. Bu tarz bir sunum çocuğunuzun hoşuna gidebilir. Yemek tabaklarındaki yiyeceklerden suratlar, trenler yapmak da çocuğunuzun hoşuna gidecektir. Ayrıca siz de evde bolca sebze tüketerek ona örnek olmalısınız.
 
Et sevmiyorsa yumurta yedirin
Et yemeyi sevmiyorsa dolmanın içine kıyma ekleyebilirsiniz. Eğer sadece kırmızı eti reddediyorsa, tavuk veya balık yedirebilirsiniz. Makarnanın üzerine kıymalı sos yapmak veya çok sık olmamak şartıyla kıymalı börek yedirmek de bir alternatif olabilir. Çocuğunuz ısrarla etten kaçınıyorsa yumurta sarısı, yoğurt, süt veya peynir de protein yerine geçecektir.
 
Ceza veya maddi ödül vermeyin
Yemek yemek istemiyorsa, ısrar etmeyin. Ancak yemeğini istekle, özellikle de kendisi yemişse, haftalık öğün tablosu yapıp, o öğün için bir gülen yüz etiketi yapıştırmasını sağlamanız onu motive edecektir.
 
Israr etmeyin, ancak alternatif de yaratmayın
Çocuğunuz yemeğini bitirmemeyi tercih etmiş olabilir. Bu durumda ısrar etmeyin, ancak ara öğünde de bir şey vermeyin. O zaman çocuğunuz bir sonraki öğünü beklemesi gerektiğini öğrenecektir. Ancak aklınızda bulunsun, bu düzenin oturması vakit alabilir.
 

 
Çocuğunuzun iştahını açacak 6 etkili öneri
 
Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Tülay Erkan, çocuğunuzun iştahını açmanıza yardımcı olacak 7 püf noktasını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
 
"Ne versem yemiyor", "Bir türlü yediremiyorum", "Zorla versem ya çiğneyip duruyor ya kusuyor..." Bu cümleler çocuklarının yemek yememesinden şikayet eden anne babaların sıklıkla dile getirdiği yakınmalardan sadece birkaçı… Hele de okulların tatile girmesiyle çocukların yemek konusunda ebeveynleriyle inatlaşmaları yeniden tüm çarpıcılığıyla su yüzüne çıktı. Pek çok anne baba 'Çocuğuma bir şey yedirmek deveye hendek atlatmaktan zor' serzenişlerinde bulunuyor. Kimi çocuk hiç yemezken kimi sadece sevdiği şeyleri yiyor, hal böyle olunca gelişimleri için sağlıklı ve dengeli beslenmeden mahrum kalıyorlar! Çabaları sonuç getirmeyen ve bir çıkış yolu bulamayan ebeveynler bu sorunla ya çocuk hekimlerinin kapısını çalıyor ya da internetten, arkadaşlarından benzer durumda olan çocuklara nasıl yemek yedirilebileceğini öğrenmeye çalışıyor. Prof. Dr. Tülay Erkan, sağlıklı çocukların yaklaşık 4'te 1'inde beslenme sorunları gözlendiğini belirterek, "Çocuklarda iştah sorununun yüzde 16-30'u bir hastalıktan kaynaklanabilirken, geri kalan büyük kısmında ise yaklaşım çok önem taşıyor" diyor.
 
Uygun beslenme ortamı yaratın
Sanılanın aksine, yemek yedirirken çocuğun dikkatini dağıtmamak, gürültü ve oyalamadan uzak tutmak gerekiyor. Her lokmadan sonra ağzını silmek ise birçok anne babanın ya da çocuğun bakıcısının farkında olmadan yaptığı ama çocuğu huzursuz edip yemekten uzaklaştıran bir yaklaşım! Sandalyesinin masada olmasına ve yemek süresince masada kalmasına dikkat edilmeli. Masaya oturması için eline oyuncak verebilirsiniz ancak yemeye başlayınca oyuncağı mutlaka kaldırın. Masaya oturduktan sonra 15 dakika içinde yemeye başlatın, süreyi 30-35 dakika ile sınırlayarak yemek disiplini oluşturun.
 
Acıkmasına fırsat verin
Ebeveynlerin 'çocuk aç kalacak' , 'o acıksa da söylemez' düşüncesiyle çocuğun acıkmasına fırsat vermeden sürekli bir şeyler yemesi için uğraşması yapılan en büyük yanlışlardan. Bu durumda karnında tokluk hisseden çocuk, yemek yedirmek için masaya oturttuğunuzda da yemeyi reddediyor. Bu nedenle çocuğunuzun iştah artışını özendirmek için yemek aralarını en az 3-4 saat olarak belirleyin, besin değeri düşük, abur cubur yiyeceklerden uzak tutun. Meyve suyu ve sütü abartmayın, susadığında sadece su verin.
 
Sevmediği sebzeyi farklı şekillerde hazırlayın
Çocuğunuzun yaşına, büyüme ve gelişme özelliklerine uygun kıvamdaki besinleri verin. Bir sebzeyi yemeyince o anda ısrarcı olmayın ama hemen pes etmeyin. Sevmediği sebzeleri belirli aralıklarla farklı şekillerde hazırlayarak, hoşuna gideceği sunumlarla masaya getirin. Farklı lezzetler yaratın. Tükettiği besin miktarı kadar yeni gıdalara alışması da önemli.
 
Sebzelerin faydasını hayal gücünüzle birleştirin
Sebzelerin faydalarına yönelik bilgiler edinip bunları hayal gücünüzü de kullanarak hikayelerle süsleyerek ilgisini çekecek hale getirebilirsiniz. Sorular sormasına zemin hazırlayın ve sağlıklı büyüyüp gelişmesi için kendisinin de bu sebzeleri, tıpkı hikaye kahramanında olduğu gibi yeterince yemesinin önemini anlatın.
 
Tabağını iyice doldurmayın
Çocuğunuzun tabağını iyice doldurmayın aksine küçük porsiyonlar halinde besleyin. Yaşına göre besinlerin dengeli dağılımını sağlayarak tek tip beslenmemesine dikkat edin. Çocuğun neyi, ne zaman, nerede yiyeceğine ebeveyni; ne kadar yiyeceğine ise kendisi karar vermeli.
 
Çok iyi gözlemleyin
Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Tülay Erkan "Çocuğunuzun huyunun sıkıntılı olup olmadığını, duyusal zorlukları, oral-motor uyumsuzluğu ve akut/kronik hastalığı olup olmadığını takip edin. Böyle bir sorun varsa mutlaka doktora götürün. Huzursuz ve rahatsız olduğu dönemde çok zorlamayın, aksi halde yemekten daha çok soğuyacaktır. Geri kalan büyük kısmında ise yaklaşım çok önemlidir. Sevgi, sabır ve şefkatle, bugüne dek fayda sağlamayan yaklaşımınızı da değiştirerek yemek yemesinin önündeki engelleri aşmanıza fayda sağlayacaktır" diyor.
 
Vitamin takviyesi çözüm mü?
Anne babalar çocuklarının sağlıklı ve dengeli beslenemedikleri düşüncesiyle çareyi vitamin takviyelerinde arayabiliyorlar. Prof. Dr. Tülay Erkan "Doğru olan, nedenin bulunmasıdır" diyor. Eğer sorun çocukla olan iletişimde ise öncelikle bu durum düzeltilmeli. Vitaminlerin gelişigüzel kullanılmaması ancak doktor önerisiyle kullanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tülay Erkan, "Sağlıklı bir şekilde meyve-sebze tüketen bir çocuğun ek vitamin gereksinimi olmayacaktır. Doğal beslenmenin önemine inanarak besinler yoluyla, doğal yoldan bu gereksinimlerin kazanılması amaçlanmalıdır" diyor.
 
 
 
Çocuğun iştahı nasıl artar?
 
Üst kat komşunun tariflerini denemeyin
6 bisküvit, 1 kaşık pekmez, bir yumurta sarısı ve bir dilim peynir... Bulamaç besinler diye tanımlanan bu tür tarifler yüksek kalorili oldukları gibi, baskın tatları severek yiyen çocukların dilinde sadece yoğun şeker tadı kalmasına yol açıyor. Bu da çocuklarda şekerli tatlar konusunda seçici bir yapı gelişmesine neden oluyor. Buna alışan çocukların damak tadı duyuları da yeni lezzetlere karşı oldukça dirençli hale geliyor.
 
İlk denemelerde sabırlı olun
Çocuklar her yeni besine ortalama 8-10 denemeden sonra alışıyor. Bu nedenle ilk denemede bir kase dolusu havuç püresini bitirmesini beklemeyin. Ancak bir kaşık bile olsa her gün bu yeni besini çocuğunuza tattırarak alışma sürecini sabırla bekleyin.
 
Enerjinizi doğru besinlerde kullanın
Ispanak yedirmek için çocuğunuzla kılıç kalkan oyunu oynamak yerine, enerji ve sabrınızı; süt - süt ürünleri, et, yumurta, balık ve tahıl yedirmeye saklayın. Çünkü bu besinler çocuğunuzun gelişimi için çok daha yaşamsal öneme sahipler.
 
7. aydan itibaren pütürlü gıdalar yedirin
Yiyecekleri çatalla ezip, yumuşatarak yedirmeye çalışın. İlk denemelerde pütürlü yiyemeyen çocuğunuza karşı soğukkanlılığınızı koruyun. Sabır ve inatla denemelere devam edin.
 
Sofraya birlikte oturun
9 aylıktan sonra çocuğunuzu tok bile olsa mutlaka sizinle birlikte sofraya oturtun. Çocuğunuz erişkinlerin tükettiği gıdaları yiyebilecek yaşa geldiyse sofrada olan yemeklerden yedirmeye çalışın. Çocuğunuzun önüne koyacağınız küçük bir ekmek parçası veya köfte ile kendi kendine yemek yeme hazzına varmasını sağlayın.
 
1 yaşından sonra kontrollü emzirin
Anne sütüne çok alışkın ve düşkün bebekler, bir yaşından sonra anne memesini bir nevi tiryaki gibi emiyor. Anneyi her gördüğü yerde, her canı istediğinde emmeye çalışıyor. Anne memesi emip bir şekilde doyduğu için de ekstra gıda yemek istemeyebiliyor. Siz de bu durumdaysanız 1 yaşından sonra emzirme konusunda çok daha kontrollü olun.
 
Çocuğunuza örnek olun
Çocuğunuzun sizin yemek yeme alışkanlıklarınızı aynen taklit edeceğini unutmayın. Sebze yemeğini sevmeyen bir babanın, makarnadan maydanozları ayıklayan bir kardeşin bulunduğu bir ailede küçük bebeğin önüne koyulan her şeyi yiyip bitirmesi beklenmemeli. Elinizde tabakla televizyon izliyorsanız, çocuğunuzu sofrada oturup yemek yemeye ikna etmeniz kolay olmayacaktır.
 
Yemek öncesinde abur cubur yedirmeyin
Yemek öncesi verilen abur cubur atıştırmalıkların, ara öğünlerin yemek saatinde kabusa neden olacağını unutmayın.
 
"Yemek sofrada yenir" mesajını verin
Çocukların dikkat süresi çok kısadır ve uzun süre sofrada sabit halde oturmaya tahammül edemezler. İki lokma yedikten sonra ayağa kalkan çocuğunuzun peşinden, elinizde tabak çatalla koşuşturmayın. Onu birkaç kez uyardıktan sonra hızla sofrayı kaldırıp, yediği besinle yetinmesini sağlayın ve bir sonraki yemek saatine kadar da herhangi bir gıda almasına engel olun.
 
Oyun oynayarak yedirin
Çocuğunuz 1 yaşında ise belli oranda oyunla, kandırmaca ile yemek seanslarını daha çekici hale getirilebilirsiniz. Ancak bunu, videoya kaydedilmiş reklam serilerinin önüne oturtularak, her reklam döngüsünde ağzını robot gibi açan bir çocuk noktasına kadar götürmeyin.
  



b0b24f153c074f259bbd95d3db0e9a9c

15 Temmuz 2020 Çarşamba

Manikürde retro etkisi: Şeffaf tırnaklar

Bir döneme manikür konusunda yeni bir trend olarak adını yazdıran Jöle/Şeffaf tırnaklar kış renkleri ile geri dönüyor.

A4 renkli çıktı
Cesur tercihler
Ellere cesur ve eğlenceli bir görünüm veren şeffaf tırnaklar, bu sezonda trend olacak gibi.



'Clean' görünüm
Manikürün asıl amacı 'clean' yani 'temiz' bir görünüm sağlamak.



A3 renkli çıktı
Akrilik oje
Akrilik ojeler ve protez tırnak uygulamaları ile elde edilebilecek bu görüntüye kış renkleri hakim olacak.




f1b56128ef514c04bb309e47ace29f6c

Ayaklar için buzlu su banyosu nasıl uygulanır?

Ayaklarımız vücudumuzun en çok yorulan ve strese maruz kalan kısmıdır. Ayak tabanlarımızda,vücudumuzu etkileyen çok sayıda sinir uçları bulunuyor. Bu bağlamda, ayaklarınız için buzlu su banyosu tüm sorunlarınızla mücadele edebilir. Peki, buzlu su banyosu nasıl uygulanır?

A4 renkli baskı

Ayaklarınıza buzlu su banyosu uygulamanız dolaşım sisteminiz için büyük bir yardım görevi görür, bu yöntemle kanın kalbe doğru ilerleyişi kolaylaşır.




Paylaştığımız tedavi yöntemini 15 gün boyunca uygulanız gerekmektedir. Bu tedaviyi özellikle gece yapmanızı tavsiye ediyoruz; böylece vücudunuz rahatlamış olur ve buzlu suyun tüm faydalarından kolayca yararlanmış olursunuz



A3 renkli baskı
Malzemeler:
-Ayaklarınızın içine tamamen yerleşebileceği genişlikte, ayaklarınızı buz banyosuna daldırmaya yetecek kadar büyük bir kova ya da küvet, su, ortalama 18 adet buz küpü.Nasıl uygulanır?Her şey hazır olduğunda, suyun iyice soğuması için bir süre bekleyin. Tamamen içine girecek şekilde ayaklarınızı buzlu suyun içine sokun. İlk birkaç saniye boyunca biraz acı hissedebilirsiniz; ancak endişelenmenize gerek yoktur. Çünkü ayaklarınız suyun içinde hızla ısınacaktır. Bu durum termodinamik yasasından kaynaklanır: Daha sıcak olan vücut, soğuk suyla aynı ısıda olana kadar suyu ısıtacaktır. 15 saniye sonra ayaklarınızı sudan çıkarın..




Bu basit uygulama vücudunuzun daha iyi oksijen almasını sağlayacak ve böylece kaslarınız, kemikleriniz ve organlarınız ihtiyacı olan besinleri alabilecektir.Aynı zamanda bu yöntemle, her an havada var olan mikrop ve bakterilere karşı vücudunuzu savunmuş olursunuz.

e152a6ab2afc44aaa4780b8f0dca5df0

2019 kışının vazgeçilmez aksesuarı: Fransız beresi

Bu sonbaharda kendini göstermeye başlayan bereler, hayatımızda uzun süre olacak gibi gözüküyor. 2019'un trendleri arasında yerini alan bereler, sonbahar ve kış stilinizi tamamlayan en güzel aksesuarlardan biri... Peki, 2019 kış mevsiminin bere modelleri nelerden oluşuyor? İşte cevabı...

Son yılllarda trend moda listesinden düşmeyen giyim aksesuarlarından bir taneside berelerdir. Her sonbahar kış sezonunda her türlü kıyafete uyum sağlayan bereler renk renk çeşit çeşit vitrinlerde yer almaya devam ediyor.

lazer markalama

2017'de başlayan bere çılgınlığı bu yıl 2019 kış mevsiminde de yerini alıyor. Cool tarzı ve ve her gardıropta kurtarıcı aksesuarlardan biri olan beretleri bulundurmakta fayda var.


Kışlık koleksiyonlarda her sezon başka bir renkle karşımıza çıkan berelerde yinede herkesin tercih ettiği renk kırmızı oluyor.


Sonbahar tonları ile kombininizi tamamlayabilirsiniz.


Siyah deri bereler de bu sezonun çok konuşulacak stillerinden biri olacak.


Sokak modasına uymak için bu tarz bereler de tercih edebilirsiniz.


Tam kış kombini değil mi? Bohem bir tarz ve parçaları tamamlayan bir fransız beresi...


Ekose desenler bu yıl hayatımızda olduğu gibi aksesuarlarda da görülmeye başlandı. İşte eko desenli bere!





91a4b98822f14856b812a9ef9a590273

Saç dökülmesi hakkında bilinmesi gerekenler

Op. Dr. Güncel Öztürk, saç dökülmesinin nedenlerini ve tedavisini anlattı.


Saç dökülmesinin birincil nedenleri arasında yaşlanma, hormonsal değişiklikler ve ailede kellik geçmişi gibi faktörlerin birleşimi yer alır. Saç dökülmesi başlar başlamaz ileride daha ciddi kellik durumlarının ortaya çıkma ihtimali de vardır. Saç dökülmesi yanıklar veya travmalar nedeniyle ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda saç ektirme ameliyatı ve rekonstrüktif tedavi göz önünde bulundurulabilir.

Cilt sağlığı problemidir

Tedaviye başlamak için önce saç dökülmesinin sebebinin tespit edilmesi gerekiyor. Saçlarda seyrelme mi, yoksa kelleşme mi olduğu kesin olarak tespit edilmelidir. Saç dökülmesi en çok yıkama ve tarama sırasında görünür hale gelir. Saçınızın dökülüp dökülmediğini bu işlemler yaparken kontrol etmenizde fayda var. Eğer saçlarınızda dökülme sıvama cilt ankara tespit ettiyseniz ve bu dökülme günde ortalama 100 ile 200 tel arasındaysa normal bir dökülmedir. Bu sayının üzerindeki dökülmeler anormaldir ve mutlaka bir dermatoloji uzmanı tarafından kontrol edilmesi gerekir.

Saç dökülmesi sebepleri

Doğum, ateşli-ağır hastalık, yaralanma ve cerrahi operasyon geçirme gibi durumlardan sonraki 2-3 içinde yaşanan saç dökülmeleri de normaldir. Bunun dışında guatr tedavisinde kullanılan ilaçlar, A vitamini, kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar da saç dökülmesine neden olabilir. Bu tarz dökülmelerde saç derisi sağlıklıdır. Tedavi gerektirmez, dökülen saçlar bir süre sonra kendiliğinden yerine geri gelir. Bazı saç dökülmeleri iç hastalıklarından kaynaklanır. Demir eksikliğine bağlı kansızlık, guatr gibi hastalıklar bez cilt ankara da saç dökülmesine yol açabilir. Bu durumda saç dökülmesinin durması için var olan hastalığın tedavi edilmesi gerekir.

Saç kıran nedir?

Halk arasında saç kıran olarak bilinen, alopesi areata hastalığında saç derisinde küçük yuvarlak boşluklar bırakacak şekilde saç dökülmeleri yaşanır. Tedavisi sırasında kortizonlu krem ya da saçsız alanlara kortizon enjeksiyonu yapılabilir. Bazen sistemik kortizon tedavisi de uygulanabilir. Bunun yanı sıra saç kökünü uyaran farklı ilaç tedavileri de uygulanabilir. Bu tip saç dökülmelerinde muhakkak bir cilt doktoruna gidilmelidir.

Erkek tipi saç dökülmesi kellik sebebi

Erkek tipi saç dökülmesi, daha çok erkeklerde görülen, fakat son yıllarda kadınlarda da görülmeye başlanan, şakak ve tepe spiral cilt ankara kısmındaki saçların tamamen döküldüğü bir rahatsızlıktır. Bu tip dökülmenin bir diğer adı da kalıtsal saç dökülmesidir. Erkeklerde bu tip saç dökülmesi şakak ve tepe kısmında görülürken; kadınlarda kafa derisinin üst kısmında seyrelme şeklinde görülür. Saçların seyreldiği alanların kenarlarında olgunlaşmamış kısa, ince ve uca doğru giderek cılızlaşan saçlar bulunur. Eğer kadınlarda dökülmeyle birlikte sivilce, tüylenme ve adet düzensizliği problemi de varsa uzman doktoru tarafından ayrıntılı bir incelemeye tabii tutulmalıdır.
Bu tedavilere cevap vermeyen hastalarda başın saç ektirme ameliyatı uygulanarak kelleşme sorununa çözüm bulunabilir. Saç dökülmesi sebeplerini belirlemek için bilgisayar destekli saç analizi tekniğinden faydalanılabilir. Kalıcı saç dökümünde DHI ve long hair FUE tekniği ile saçların kısaltılmasına ya da tıraşlanmasına gerek kalmadan saç ekim işlemi yapılabilmektedir.

Op. Dr. Güncel Öztürk

f5857b1d1618403e962c43094477786d

Sarımsak ile tırnaklarınızı güçlendirin

Kolayca kırılan ve zayıf olan tırnakların çözümü sarımsak kullanımından geçiyor. Sarımsağı farklı şekilde kullanarak tırnaklarınızı güçlendirebilir ve faydalarından yararlanabilirsiniz. İşte tırnaklarınız için sarımsak tarifleri...

poster baskı

Bildiğiniz gibi sarımsak sağlığımız açısından oldukça faydalı bir besindir. İdrar söktürücü ve bazı kanser tiplerini engellemeye de yaradığı öne sürmektedir. Güzellik alanında da muhteşem değişimler sağlar.




fotoblok poster
Tırnaklarımız onları zayıflatan birçok maddeye maruz kalmaktadır, bu nedenle sarımsak onları sertleştirmek için mükemmel bir doğal seçenektir. Kokusu oldukça sert olsa da, tırnaklarınızı sağlıklı ve güçlü tutmak için biraz uygulamaya değer



Ojenize sarımsak ekleyin
Bunun için 1 diş sarımsak ve renksiz bir ojeye ihtiyacınız var.  Sarımsağı soyup havanda ezin. Sarımsağı oje şişesinin içine ekleyin.Tırnaklarınıza direkt olarak uygulayın ve manikürünüz sağlam kaldığı müddetçe ellerinizde tutun. Bu oldukça basit olan ve ancak ojenizi çıkardıktan sonra tekrarlayabileceğiniz bir seçenektir.



Sarımsaklı su tarifi
Malzeme olarak; su, 2 diş sarımsak ve kap gereklidir. Evde manikür seansınızı yaparken tırnaklarınızı bir miktar sarımsak ile beslemekle başlayın. Kabuğu varsa sarımsağın kabuğunu soyduktan sonra iki diş sarımsağı kesin ve bir kase suya koyun. 15 veya 20 dakika bekletin. Sarımsağı sudan çıkarın ve 15 dakika ellerinizi suyun içinde bekletin. Sarımsağı sudan çıkarmanızın nedeni de ellerinizin fazla kokmamasını sağlamaktır. Ellerinizi yıkayarak manikürünüze normal şekilde devam edebilirsiniz, sarımsak bu 15 dakika içerisinde görevini gerçekleştirmiş olacaktır.



Zeytin yağı ve sarımsak karışımı
Bu karışımı hazırlamak için gerekli olan malzemeler; 1 diş sarımsak, havan oje çıkarıcı veya aseton, boş bir oje şişesi.Boş oje şişesini alarak içinde kalan ojenin tamamını aseton ile çıkarın.Sarımsağı soyun ve havanda ezin. Temiz şişenin içine ezilmiş sarımsak ve zeytin yağını ekleyin. Direkt olarak tırnaklarınıza uygulayın. 15 dakika bekletin ve çıkarın.




Bu tarifin içindeki her iki malzemenin de belirli faydaları vardır: Sarımsak tırnak sertleştirmek için kullanılır, zeytin yağı ise onları nemlendirmek için. Eğer tercih ederseniz bu yağı badem yağı ile değiştirin çünkü sarımsağın kokusunu yok edecek daha güçlü bir kokuya sahiptir.

c92ab53f271c42029a87bbd44a0606cf

Burun estetiği sonrası havuza girmeyin!

Burun estetiği Türkiye'de en çok yapılan estetik ameliyatların başında gelirken Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fahrettin Yılmaz yaz aylarında burun estetiği yaptıranların havuza girmemeleri gerektiğini söyledi.


'Estetik ameliyatlarda burun foksiyonları göz ardı ediliyor'

Burun estetiği yaptırmak isteyen hastaların burnun görünüşü kadar fonksiyonlarına da önem vermesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Burun estetiği için gelen hastalarda öncelikle estetik algı konusunda kendilerine bilgi veriyoruz. Nasıl bir buruna sahip olmaları gerektiğini ve nasıl bir burnun yüzlerinde doğal duracağı, simülasyonlar ile gösteriliyor. İkinci önemli kaşe yapımı ankara nokta ise burnun fonksiyonu. Burun estetiği yaparken eğer hastanın fonksiyonel bir sorunu yoksa bunu koruyoruz. Fonksiyonel bir problemi de varsa bunu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz ki hasta ameliyat sonrası böyle bir problem ile karşılaşmasın. Burun fonksiyonları kişilerin hayat kalitesi üzerinde çok önemli bir etkiye sahip. Özellikle solunum fonksiyonu çok önemli. Bir hafta grip ya da nezle olduğunuz zamanlarda hayat kalitenizi ne kadar çok etkilediğini düşünebilirsiniz."

'2 ay boyunca havuza girilmemeli'

Havuz suyunun yeni ameliyat olmuş hastalarda enfeksiyona da neden olduğunu ifade eden Prof. kristal plaket ankara Dr. Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Burun estetiği yaparken hastalarımızın öncelikli olarak 2 ay burunlarını darbelerden korumalarını tavsiye ediyoruz. 2 ay gözlük kullanmamalarını ve havuz, sauna ve solaryuma girmemelerini öneriyoruz. Güneşe çıkarken özellikle bu mevsimde yüksek korumalı güneş kremleri ve şapka kullanmalarını öneriyoruz. Havuz konusunda özellikle uyarmamızın nedeni ise havuz içinde bulunan kimyasallar. Havuz suyundaki kimyasal maddeler cildi bozuyor ve enfeksiyon riski yaratıyor. Bandajları aldıktan 10 gün sonra denize rahatlıkla girebilirler. Denize girmek konusunda herhangi bir sakınca görmüyoruz."

'Havuz ciltleme suyundaki kimyasallar ve güneş cilt lekesine yol açıyor'

Havuz suyu ve güneşin zararları hakkında detay veren Prof. Dr. Yılmaz, "Estetik burun ameliyatlarından sonra ciltte bir hassaslık oluşuyor ve bu kimyasal maddeler ile güneş ışınları cilt üzerinde çok etkili. Ciltte bir takım lekelenmelere yol açıyor. Güneş ışınları daha çok o bölgenin koyulaşmasına ve yoğunlaşmasına yol açtığı için bu önlemleri alıyoruz hastalarımızda" dedi.

Burun estetiği yaptıranlara teknikler konusunda da bilgi veren Prof. Dr. Yılmaz, "Teknik olarak burun estetiğinde iki teknik var. Açık ve kapalı teknik. Bir de son dönemlerde koruyucu rinoplasti dediğimiz iki tekniğin beraberinde kullanıldığı karma bir teknik var. Bunun dışında burun estetiğinde başka bir teknik söz konusu değil" dedi.

c162dbbdffac4b2889611f2ce1de58cc

Nur Bilen Yavuzer Frozen Face'i anlattı

Yaz aylarında cildimiz özellikle güneş ışınları nedeniyle yıpranıyor ve lekeye yatkın hale geliyor. Sonbahar ve kış aylarınyla birlikte hem leke tedavileri hem de cilt yenileme için en uygun döneme giriyoruz. Cilt üzerinde tedavi edici özellikteki cihazlar, gelişen yeni teknolojiler bize farklı alternatifler sunmaya devam ediyor.


Uzman Estetisyen Nur Bilen Yavuzer dört mevsim rahatça kullanılabilecek ve soğuk uygulayan başlığı ile de hastalara konforlu bir işlem sunan yeni Frozen Face'i anlattı.

Cilt bakımında etkili sonuç...

Mezoterapi cilt altına gerekli ürünlerin gönderilmesi işlemine verilen addır.Kliniklerde uygulanabilen 2 çeşit mezoterapi yöntemi vardır.

1)Daha çok duyduğumuz iğneli enjeksiyon yöntemi ile cilt altına nokta nokta iletim

2)Teknolojinin uv baskı gelişmesiyle gelen bu iğnesiz yöntem

Yeni nesil Frozen face, cilt üzerinde gezdirilen başlığı ile uygulama yapabilen bir iğnesiz mezoterapi cihazı. İğnesiz mezoterapi, iğneli işlemlerdeki gibi tek tek noktalardan ürünü göndermez, cihaz başlığı üzerinden dağılan serumu eşit olarak cilde dağıtır. Bu da cilt üzerinde çok daha etkili bir sonuç görmemizi sağlar.

Etki İçin Cildin Derinine İnmek Önemli...

Bugüne kadar amacımız cildi onarmak için gerekli bileşenleri cilde yedirmekti; evde kullandığımız ürünler cildi derinden onarabilen seviyelere inemediğinden hep içeriden beslemenin yollarını öneriyor ve kullanıyorduk.

Frozen Face işlemi, elektriksel alan yaratarak, cilt latex baskı üzerinde mikro kanallar oluşturur.Bu kanallar, cildin tedavisine ve ihtiyacına yönelik aktif içerikli serumların hasar görmüş ve neme ihtiyaç duyan hücrelerin bulunduğu alt tabakaya nüfus etmesine yardımcı olur.

İşlem ilk adımda buz hissi veren başlığı ile kan dolaşımını yavaşlatır ve bu da cilt üzerindeki kanalların bir süre açık kalmasını sağlar. Frozen Face serumlar içerikleri ve formları açısından evde kullanılan ürünlerden farklıdır. Bu açılan mikro kanallardan gönderime uygun formda üretilmiştir.

Serumlar 4 farklı çeşitte olup yaşlanma karşıtı kırışıklıkları açma, lekelerin rengini açma ve lekelenmeye karşı koruma, cildi nemlendirme, eski hacmini verme ve dolgunlaştırma gibi işlemler için kullanılır.Cilt ozalit ankara problemlerinin altında yatan sebepler, cilt analiz cihazları ile tespit edilip hastaya uygun serumlar uygulanır.
Cihazın ikinci aşamasında uygulanan Radyo Frekans enerjisi yani ısı enerjisi ile cildi sıkılaştırma, yukarı kaldırma olanağı sağlanır ve daha gergin bir görünüm elde edilir. Isı enerjisi işlemi yapılırken aynı zamanda cilde soğuk uygulayabilen sistem size çok rahat bir tedavi süreci sunar.

Birer hafta aralıklarla 4 seans olarak önerdiğimiz Frozen Face sistemini daha sonra ciltte gerekli görülen zamanlarda birer seans tekrarlayabilirsiniz. Bu da sonuçların kalıcılığı için size daha uzun bir süre sunar.

Özellikle dolgu uygulamalarını tercih etmeyen kişiler için uygun olan bu yöntem, deri üzerinde ciddi bir yenilenme ve beraberinde kırışıklıklarda azalma yaratır. Cildin daha sıkı, dolgun ve canlı olmasını sağlar.

8dd577e4cade4384b4541ece1ae7b705

Miniden maksi boya bu sezonun çanta trendleri

Her sezon değişen moda çanta trendlerine de yön veriyor. İşte o çanta modelleri...

Yeni tasarımlar

pleksi kesim
Gelecek sezon çantalarda yeni tasarımlar göreceğiz. Birçok hayvan figürünü koleksiyonlarına ekleyen markalar bu tercihleriyle çok ses getirecek.

Tote çanta

Boyut
vinil baskı ankara olarak uzun ve geniş ayrıca omuz hizasında taşınabilir şekilde tasarlanan büyük tote çantalar 2019/2020 kış sezonunda oldukça moda.

Cross-body çantalar

şekilli kesim
Vücudu çapraz şekilde saran bu çantalar hem kullanışlı hem de oldukça trend.

Mini çanta akımı

Çanta demesi oldukça zor bu mini çanta akımı şimdiler de çok trend. Ünlü bir moda evinin imza tasarımı olan bu mini çantaları gelecek sene birçok markanın koleksiyonunda göreceğiz.

06b5eee058f0462b89ebdf3ba9cf61b2

Nicki Minaj'dan moda devi ile işbirliği

Nicki Minaj dünyaca ünlü bir marka ile iş birliği yaptı. Her biri kendi imzasını taşıyan koleksiyon mağazalarda yerini almaya hazırlanıyor.


Dünyaca ünlü İtalyan moda evi Fendi fotoblok baskı ile iş birliği yapan Nicki Minaj, marka için 127 parçalık kapsül bir koleksiyon hazırladı. 'Prints On' branda baskı ankara ismini verdiği koleksiyon içinNicki Minaj, PNB Rocks ve Murda Beatzbir araya pleksi baskı gelerek bir şarkı hazırladı.

Hazırlanan şarkı müzik platformlarında dinlenebilecek iken, 'Prints On' koleksiyonu 14 Ekim'de online olarak, 16 Ekim'de ise seçili Fendi butiklerinde satışa sunulacak. Ünlü rapçinin hazırladığı koleksiyonda pembe ve gümüş renkleri ağırlıkta.

ef24235b60cb4e8591d155fd670643e1

Trend: Kovboy çizmeleri

1970'lerin en trend ayakkabılarından olan 'kovboy çizmeleri' dekota baskı baskı' >roll-up baskı stand baskılı' >örümcek stand baskılı bu sezon değişik desenlerde, şekillerde ayaklarda olacak. Hazır mıyız?


a1b133705da24cf698383f6b2f93f287